Özel bir bankanın Florya Şubesi Müdürü Seçil Erzan'a 1 milyon doların üzerinde parasını teslim ederek dolandırıldığını açıklayan iş insanı Bülent Çeviker'in özel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamalar, futbol dünyasından ünlülerin karıştığı ve Türkiye'nin günlerdir konuştuğu 'dolandırıcılık' olayının içinde daha başka işler varmış gibi bir izlenim uyandırdı bende.
Nasıl mı?
Şöyle ki; Bülent Çeviker, Seçil Erzan'ın kendisine ünlü bir eski teknik direktörün adını vererek, bir fon olduğunu ve yüksek getirisi olduğunu söylediğini, bu fonun genel müdürlükte özel bir ekip tarafından yönetildiğini, başında genel müdür olduğunu, genel müdüre bağlı bir ekip olduğunu ve gizli bir fon olduğunu söylediğini aktarıyor.
Buraya kadar Seçil Erzan'ın bulunduğu mevkiden yararlanarak, usta bir 'dolandırıcı' olarak yalan söylediği ve bu kişileri dolandırmak istediği yorumunu yapabilirsiniz elbette.
Fakat bundan sonrasında Bülent Çeviker diyor ki, "Ben de bunun üzerine kendi yatırım danışmanım o da ....'ta.. (aynı bankanın adını veriyor). Onu aradım. 'Özel bir fon olabiliyor mu?' diye sordum. O da 'evet oluyor' dedi. 'O zaman benim adıma da bir tane fon kuralım' dedim. 'Fon kurmak için alt limit 10 milyon dolar' dedi. Bunun üzerine '10 milyon dolarım olsa, kurabiliyor musun' diye sordum. 'Evet. Bu tür uygulamamız var' dedi. Bununla fon yatırım danışmanları ilgileniyor dedi. ".....'in (Adına fon kurulduğu söylenen eski teknik direktörün adını veriyor) fonu var mı dedim. Bu soruma, 'Var da diyemem yok da diyemem. Kişisel Verileri Koruma Kanunu'na göre bu bilgiyi sizinle paylaşamam' diye cevap verdi" diyor.
Bülent Çeviker, yatırım danışmanının bu sözleri üzerine de, böyle bir fon olduğu kanısına kapılarak, paraları Seçil Erzan'a teslim ettiğini söylüyor.
Ben de bunun üzerine İş insanı Bülent Çeviker'in bu sözlerini bir 'mağdur' olduğunu düşünerek 'doğru' kabul edersek, işin içinde farklı şeyler olabileceğini düşünmeye başladım.
Madem bu meselede, olayın içinde olmayan danışmanlar bile, gizli bir fon kurulabileceğini biliyorlar, 'böyle bir uygulamaları' olduğunu bildiklerini ve bu isimle bir fon olabileceğini ima eden sözler söylüyorlarsa, burada oldukça 'derin' işler döndüğü gibi bir kanıya kapılabilirsiniz.
Ne gibi mi?
Benim ilk aklıma gelen; 'spekülatörlük' gibi mesela.
Hani hisse senetleri, emtialar ve menkul kıymetler üzerinden yatırım yapıp, fiyat dalgalanmalarını önceden tahmin eden ve alım satım işlemlerini buna göre gerçekleştirenler var ya. İşte o spekülatörler gibi mesela!
Çünkü spekülatörler herhangi bir yatırım varlığında dalgalanma yaratarak diğer yatırımcıları da bu varlık üzerinde işlem yapmaya teşvik ederler. Böylece bütün piyasayı batırabilir de, yükseltebilirler de…
Ünal Çeviker'in dediği gibi özel ve gizli fonlar kurulabiliyorsa, bu kadar döviz neden toplansın ki. Üstelik 46 günde yüzde 253 gibi bir getiri vaadiyle.
Sizi bilmem ama bana bu 'dolandırıcılık' olarak adı konulan bu hikaye hiç ama hiç inandırıcı gelmedi.
Hele de bu ülkenin yöneticilerinin sık sık dile getirdikleri, 'iç ve dış güçler' feryatlarını hatırlayınca!
O yüzden de; hiç de öyle 'dıj güçler' diye alay etmemek, iyice bir anlamak gerek derim.
Hele de arkada bir 'Dubai' hikayesi varsa!