Afgan yönetmen Sahra Karimi, sosyal medya hesabından Kabil'deki son durumu şu sözlerle anlatıyordu:
“Korku filminden kesit değil, gerçek. Herkes buradan kaçıyor.”
Taliban'ın Kabil'e girmesi ile havaalanında binlerce kişinin kaçabilmek için birbirlerini eze eze uçağa binmeye çalıştıklarına ilişkin görüntü, aslında cehennemden kaçışın da ibretlik bir görüntüsü.
Çağımızın trajedisini gözler önüne seren bu görüntünün içerisinde Batı'nın ikiyüzlülüğü de var, İslam dünyasının belki de ebediyen bitmeyecek düştüğü sefil durum da.
Yıllar önce; yönetmenliğini Siddiq Barmak'ın yaptığı Afganistan'da çekilen drama filmi Osama'yı izledikten sonra o geceyi uykusuz geçirdiğimi dün gibi hatırlıyorum.
Film Afganistan'da Taliban rejimi altında yaşayan ve ailesine destek olmak için erkek kılığına giren Osama isimli bir kız çocuğunun hayatını konu alıyor.
Eğer izlemeye yüreğiniz dayanıyorsa Taliban'ı, Taliban gerçeğinin ne olduğunu anlamanız açısından kayda değer bir film.
Geçmişte seküler bir devlet olan Afganistan'ın nasıl bu hale geldiğini tartışmayı uzmanlara bırakalım. Asıl dikkat çekici olan; 10 bin kişilik Taliban ordusunun nasıl elini kolunu sallaya sallaya bir ülkeyi ele geçirebildiği…
Aslında görmeyi bilenler için, fotoğraf öylesine net ki Afganistan'da uluslararası güçlerle yapılan pazarlıkların ardından Taliban güçleri, ellerini kollarını sallayarak, ülkenin sahibi oldular.
Yani artık Taliban da uluslararası sistemin, 'şirket' diye tanımlanan yapının bir parçası oldu. Taliban güçleri artık Afgan halkına hesap verecek.
Senaryo ve kurgu güzel; Taliban liderleri, ellerini taşın altına sokacaklar, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa çözüm üretecekler (?!)
Uluslararası sermayenin kapısını çalıp borç para isteyecekler. Zengin doğal kaynakların ekonomiye kazandırılması için yabancı büyük şirketleri Kabil'e davet edecekler.
Zaten uzun yıllardır bu şirketler, ülkenin doğal kaynaklarını sömürüyorlardı. Tabii bu şirketlerle yürütülen pazarlıklar da büyük rüşvetler dönecek. Bu rüşvetlerden pay alamayanlar, pay alanlara diş bileyecekler.
Kısacası uluslararası güçler, Taliban'ın yeraltından yer üstüne çıkmasına çanak tuttular: "Yönet bakalım nasıl yöneteceksin!" dediler.
Uluslararası güçlerin şimdiden 'B' planı bunun yanında alternatif Taliban yönetimi bile hazırdır.
Temel yasa değişmez; "Böl yönet..."
Taliban'ın Katar'da bulunan sözcülerinden Süheyl Şahin, BBC'ye verdiği demeçte, şeriat yasaları çerçevesinde Taliban'ın "Kadın haklarına saygı göstereceğini" duyurarak, uluslararası sisteme zeytin dalı uzatmış oldu.
Afganistan'ın başlıca doğal kaynakları: Kömür, bakır, demir cevheri, lityum, uranyum, nadir toprak, kromit, altın, çinko, talk, barit, kükürt, kurşun, mermer, kıymetli ve yarı kıymetli taşlar, doğalgaz, petrol ve uyuşturucu.
Afganistan kişi başına 559 dolar milli geliri ile dünyada 190 ülke arasında 179’uncu sırada bulunuyor. Ancak ülkede 3 trilyon dolarlık henüz işlenmemiş maden yatakları bulunuyor.
İşte bir avuç çapulcunun, bütün bir ülkeyi bu kadar büyük bir hızla karşısındaki modern orduya ele geçirmesinin temelinde yatan gerçek budur.
Uluslararası sistemde ne yaparsan yap, tüm kapılar 'şirket'e çıkıyor.
Kadın hakları, insan haklarını mı soruyorsunuz?
Geçiniz.
Afganistan'da artık cehennemin bir değil bütün kapıları açıldı.
En çok merak edilen sorulardan birisi; Türkiye bu yeni rejimi tanıyacak mı?
Sizce başka şansı var mı?