Binaya girdiğimde posta kutularının üzerindeki seçmen kağıtlarını alıp, bana ve aileme ait olanları ayırırken dikkatimi çekti, hiç tanımadığım 4 kişiye ait seçmen kağıtları.
Hep diyorlardı ya doğrusu hiç ilgilenmemiştim; kimi yabancı uyruklu kişilere de hiç oturmadıkları halde belirli adreslere seçmen kağıtları gönderildiğine ilişkin iddiaları…
Bir de baktım ki bizim binada da 4 tane 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı' yabancı oturuyormuş ama ne hikmetse benim haberim olmamış.
Evet, iki tane komşum var Suriyeli. Ama Türk vatandaşı falan değiller. Hatta yaklaşık 10 yıldır her zora düştüklerinde bana koşarlar. Çocukları mı hasta, suları mı kesildi ya da çocuklarının okulda başı sıkıntıya mı gitti, mutlaka yardımcı olmamı isterler. Doğrusu helali hoş olsun ben de elimden geleni yaparım.
Ama bu seçmen kağıdı gönderilen '4 Arap' vatandaşımızı doğrusu ne gördüm ne de tanıdım.
Hemen ilgili yerlere bildirdim ama ne fayda, itiraz süresi dolduğu için hiçbir şey yapılamıyormuş.
Bunun üzerine seçmen kağıtlarını kendim korumaya aldım. Duyuru panosuna da astım; "Seçmen kağıtları bende. Kaybolmasın, çocuklar yırtıp atmasın diye, korumaya aldım. Seçmen kağıtlarınızı benden alabilirsiniz" diye.
Ne yalan söyleyeyim asıl niyetim bu yabancı misafirlerimiz kimlermiş onları tanımaktı. İn midir cin midir, kim bunlar merak etmemek mümkün mü?
Tahmin edeceğiniz gibi, hiç gelen giden olmadı. Kapımı çalıp, seçmen kağıtlarını soran çıkmadı.
Ama bu kişiler 14 Mayıs'taki ilk tur seçimde oy kullandılar mı kullanmadılar mı ne yazık ki onu takip edemedim. Öyleyse 4 sahtekar bu seçimde oy kullandı yani.
Benzer bir durum çok yakın bir arkadaşımın binasında da yaşandı. O binada oturmadığı halde 4 fason yabancıya daha seçmen kağıdı göndermişler.
Bu sandık güvenliği konusu, durum böyle olunca hakikaten çok daha büyük bir önem taşıyor.
Türkiye genelinde de bu konuda ciddi bir güvensizlik var. Sırf bu nedenle 192 bin sandık için yüzbinlerce kişi sandık müşahitliği e gönüllü müşahitlik için başvuruda bulundu.
Millet oylarını çaldırmamak için adeta seferber olmuş.
Bu mültecilerin de kaçına Türk vatandaşlığı verildi, kaçına o binalarda oturmadıkları halde fason seçmen kağıdı gönderildi bilmiyoruz.
Türkçe okuma yazma dahi bilmeyen binlerce mülteci oy kullanıyor ve Türk milletinin geleceğine karar veriyor.
Özetle demek istediğim şu; 28 Mayıs Suriyelilerin kalma ya da gitme referandumudur.
Ona göre oyunu kullan!