Her ne kadar ABD'nin Doğu Akdeniz'e gönderdiği savaş gemileri tedirginlik yaratsa da aslında 'şimdilik' Filistin'deki savaşın tüm Ortadoğu'ya daha da büyümesi noktasında korkulacak bir durum olmadığı anlaşıldı ki benim asıl korktuğum buydu.
Amaaa 'şimdilik'…
İsrail'e yönelik Hamas saldırısının ardından İsrail'in "intikam" açıklamaları ve Gazze'ye yönelik bombardımanları, asıl önemlisi de saldırının arkasında İran'ın olduğu yönündeki ilk açıklamalar, çatışmanın tüm Ortadoğu'ya yayılması endişesini yarattı.
En çok da İsrail'in, ABD'yi de savaşa çekerek, İran'ı hedef haline getirmesinden korkuluyordu.
Ama 'şimdilik' durumun hiç de öyle olmadığı görülüyor. Amerikan gemilerinin Doğu Akdeniz'e gönderilmesi bu açıdan dikkat çekici.
Neden mi?
Çünkü ABD eğer bu saldırılarda İran'ı hedef alsaydı gemileri Doğu Akdeniz'e değil Basra Körfezi'ne gönderirdi.
'Doğu Akdeniz' detayı o yüzden dikkat çekici. Burada ABD'nin daha çok meseleye Lübnan'ın karışmasını engellemeye çalışması açısından bakabiliriz.
Asıl merak edilen, tam bu olan biten karşısında İsrail'in saldırıların sorumlusu olarak gösterdiği Tahran yönetiminin nasıl bir tavır alacağıydı.
İran Dışişleri Bakanlığı'ndan beklenen açıklama geldi ve "Hamas'ın İsrail'e karşı operasyonlarına karışmadık" denildi. İran, Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaya görünen o ki dahil olmak istemediğini ortaya koydu.
Ama dediğim gibi her şey pamuk ipliğine bağlı bir Ortadoğu ile karşı karşıyayız. Çünkü Pandora'nın Kutusu açıldı ve aniden her şey tersine dönebilir.
Dün yazdığımız gibi Türkiye'nin böyle bir ortamda rolü, 'sağduyulu' ve 'temkinli' yaklaşarak, rehinelerin Hamas'ın elinden alınarak İsrail'e teslimi başta olmak üzere 'ateşkes'in sağlanması noktasında arabuluculuk görevini yerine getirmesi olmalıdır.
O da talep gelirse…
Zaten ABD kanadı rehinelerin teslimi noktasında Türk Dışişleri'nden öyle görünüyor ki bu desteği istemiş. Türkiye de bu zorlu görev için elinden geleni yapacaktır.
Türkiye bir kez daha bölgesindeki kan ve gözyaşı nedeniyle, sıkıntılı günler geçiriyor. Kuzeyinde Rusya-Ukrayna Savaşı, hemen aşağısında Filisin-İsrail Savaşı…
Bir kez daha altını çizmek istiyorum; zaman duygularla, hamasi laflarla, İsrail'i hedef alan söylemlerle hareket etme zamanı değil. Tamamen 'sağduyu'lu ve çok dikkatli olmamız şart!
Bu savaşın Türkiye'nin çıkarlarına aykırı, olası sonuçlarına karşı gerekli önlemler alınmalıdır. Üstelik sadece biz değil bütün Türk devletleri bu çatışma ortamında, tarafsız kalmalıdır. Savaşın bitirilmesi herkesin çıkarınadır.