Korona virüs salgını nedeniyle Avrupa'da en uzun süre okullarda tam kapanma uygulayan ülkelerin arasında Türkiye de yer alıyordu.
Tam 1.5 yıl ilk, orta, lise ve yükseköğretimde binlerce öğrencimiz okullardan uzak kaldı ve uzaktan eğitimle öğrenimlerini sürdürmeye çalıştı.
Bence bu karar 'doğru'ydu. Ancak sonuçları eğitim ve öğretimimiz için 'sıkıntılı' oldu.
Tablet alacak ekonomik güce sahip olamama, internet olmaması gibi nedenlerle ulaşmakta büyük güçlük çeken öğrencilerimizin yanında, okullardan uzak oldukları için derslere olan ilgisini kesen, dikkat dağınıklığı içerisine giren ve teknoloji bağımlısı haline gelen çocuklarımız oldu. Bu nedenle eğitimciler bugünlerde okullarda en çok bu sorunlarla karşı karşıya.
Diğer taraftan şimdi herkesin aklındaki soru ise; "Pandemi nedeniyle vaka sayıları daha da artarsa okullar yine kapanır mı, yüz yüze eğitime son verilir mi?"
Ziya Selçuk'un sürpriz istifasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturan Mahmut Özer, her seferinde bu konuda oldukça net konuşuyor, "Vaka sayısında artış olsa bile yüz yüze eğitim sona ermeyecek" diyor.
Bakan öyle diyor da sahada konuşulanlar hiç de öyle değil. Hatta uygulamada bile bunun tersini gösteren işler yapılıyor.
Eğitim-Bir-Sen Samsun 1 No'lu Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, dün sendikanın yeni hizmete giren binasında uzun bir aradan sonra basınla bir araya geldi. Üzerinde durduğu en önemli konu; okullarda temizlik konusundaki eksikliklerdi.
Hatta durum o kadar vahim bir noktaya ulaşmış ki birçok okulda tek bir temizlik görevlisi bile yok.
Samsun'un büyük ilçelerinden birisinde 5 bin metrekareye yakın kapalı mekanı bulunan bir okulda bile, sadece bir tane temizlik görevlisinin görev yaptığını belirtiyor. Samsun merkezdeki bir okulda durum böyleyse, ilçelerdeki durumu gelin siz tahmin edin.
Buna karşılık, Milli Eğitim Müdürlüğü'nün böyle bir durum karşısında en azından Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında, İŞKUR üzerinden temizlik görevlisi alması gerekmez mi?
Hayır, o da yok.
Hatta bu eğitim öğretim döneminde TYP'den alınan temizlik görevlisi ve güvenlikçi sayılarının geçtiğimiz yılların üçte biri bile olmadığını dile getiriyor Hamdi Yıldız…
Bunun nedeni ise, şu anda 'dedikodu' mahiyetinde de olsa, dilden dile dolaşan 'pandemi artarsa, okullar kapanacak. O yüzden boşuna alım yapmayalım' düşüncesiymiş.
Öyleyse sormak lazım; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Bir taraftan 'okullar kapanmayacak' diyeceksiniz diğer taraftan, üstelik bu pandemi koşullarında binlerce öğrenciyi 'hijyen'siz ortamlara mahkum edeceksiniz.
Okul Aile Birlikleri zaten 1,5 yıldır ellerindeki imkanları tükettiler, temizlik görevlisi için ayıracak tek bir bütçeleri bile yok. Biran önce TYP'den işçi alımına başlamazsınız, çocuklarımız bırakın 'koronayı' hijyenin sıfır olduğu sınıflarda ve dış ortamlarda, başka hastalıklara da yakalanmazlarsa iyidir.
Diğer taraftan okullarda halen aşı olmamış öğretmenler de büyük bir 'risk' yaratmaya devam ediyorlar. Anlaşılan bazı eğitimcilerimizin aşı konusunda hala kafaları karışık.
Dünkü toplantıda anladığım kadarıyla, 'aşı olmayan öğretmenlerin, sınıflara alınmayacak' tehdidi de bir hayli rahatsızlık yaratmış. Hamdi Yıldız, “Böyle bir dayatma ve baskı doğru değil. Öğretmenlerimize biz aşı olmalarını tavsiye ediyoruz ama Bilim Kurulu üyelerinin bu konuda net açıklama yapmamaları endişeleri daha da artırıyor" iddiasında.
Cumhurbaşkanı 'aşı olun' çağrısı yapıyor, Sağlık Bakanı 'gelin aşı olun' diyor ama hala öğretmenlerimiz endişeliymiş.
Biz daha öğretmenlerimize aşı olmanın önemini anlatamamışız, sıradan vatandaş ne yapsın?
Bu kış gerçekten çok zor geçecek!