Yıl 1989'du, Ankara'ya üniversite okumak için gittiğimde…
Anne baba memur.
Tıpkı şimdi olduğu gibi o yıllarda da çocuk okutmak, ailenin maddi durumu açısından son derece külfetli.
Üstelik evinden kilometrelerce uzaktasın; hasret var, endişe var.
Herkesin olduğu gibi ailemin ve benim de yaşadığım ilk sorun; güvenli, temiz, barınacak bir yurt bulabilmekti.
Kredi Yurtlar Kurumu'na başvurmuş ama yurt çıkmamıştı.
Ankara'da tanıdık yok, akraba yok. Özel yurtlara verecek paramız da yok.
Anlayacağınız tam bir kriz hali.
Uzaktan tanış olduğumuz bir aile, yine bir akrabamızın ricasıyla sağ olsun kabul ettiler de üç aya yakın onların Ankara Siteler'deki gecekondu evinde kalmış, Cebeci'deki okuluma gidebilmiştim.
Evden ayrı kalmak, anne baba özlemi yetmiyormuş gibi bir de tanımadığın insanlarla bir arada durmanın zorluğunu sizlere anlatamam.
O süreçte cemaat, tarikat yurtları mı önermediler, asla aylık ödemesini bile yapamayacağımız özel yurtların kapılarını mı aşındırmadık. Yaşadığımız zorluğu bir ailem bir de ben bilirim.
Neyse ki üç ay sonra Kredi Yurtlar'ın o dönem Aşağı Ayrancı'daki yurdu çıktı da -o da iki otobüsle gidebileceğim bir uzaklıkta- barınma sorunum çözülebildi.
Aradan 30 yıl sonra ise, bu kez oğlum Samsun dışında bir üniversite kazanınca, yine bir telaş aldı beni.
Ya yurt çıkmazsa?
Neyse ki korktuğum olmadı. Daha ilk başvurusunda Kredi Yurtlar'ın bir yurduna yerleşebildi de rahat bir nefes alabildim.
Evet, 30 yıl önce olduğu gibi bugün de Türkiye'de en büyük sorun, bulundukları şehirlerin dışında üniversite kazanan öğrencilerin barınma sorunudur.
Elbette, yurt sayısı arttı, elbette geçmişe göre yurt sayıları daha fazla.
Ama artan nüfusa ve üniversitelerde okuyan öğrenci sayısına kıyaslandığında, mevcut yapılanların da yeterli olmadığını son bir haftadır yaşayarak görüyoruz.
Daha geçen gün televizyonda izledim, üniversite okumak için kazandıkları şehirlere gelen çocuklar, yurt çıkmadığı için parkta yatıp kalkıyorlar, polisler de onlara müdahale ediyorlardı.
Değil İstanbul, Türkiye'nin her yerinde zaten yüksek olan kiralık ev fiyatları, öğrenciler için ise ateş pahası.
4 kişilik bir ailenin yaşayacağı 2+1 evlerin kiralık rakamları bin 500, 2 bin liradan başlıyor. Öğrenci iseniz bu rakam daha da yukarıya tırmanıyor.
Evde kalmanın, yurtlara göre 'güvenlik' sorunu dışında; elektrik, internet, su, doğal gaz gibi fazladan fatura masrafları da bulunuyor.
Özel yurtlar mı? Onlar da durum daha da feci.
Çocuğunuzu özel yurda yerleştirmeyi kafaya koyduysanız, en düşük 10-15 bin lirayı bulan, 30-40 bin liraya kadar yükselen bir yurt masrafı ile karşı karşıyasınız demektir.
Önümüzdeki yıllarda da yurt sorununun katlanarak büyüyeceğini hesaba kattığımızda, çok acil bir şekilde ülkemizdeki yurt sayılarını artırmamız gerektiği ortada.
Aksi taktirde barınma ihtiyacı olan öğrenci aileleri, çocuklarını alternatif olarak görülen cemaat/tarikat yurt ve evlerine teslim etmek zorunda kalıyorlar.
Bunun bedelini de 15 Temmuz'da FETÖ yurtlarında kalmak zorunda kalan ve bu terör örgütünün kıskacına düşenlerin yaptıkları hain darbe girişiminde görmedik mi?
O yüzden yurt sorunu ciddi bir meseledir, sakın kimse hafife almasın!