BU kentin eskisi sayılırım.
Geçen günlerde lise arkadaşlarımdan birinin sosyal medya hesabında yayınladığı fotoğrafı görünce çok eskilere gittim.
Fotoğraf 1968 yılına ait.
19 Mayıs Lisesi’nin bahçesi...
Okulun arka bahçesindeki çam ağaçları bembeyaz…
En az 30 cm. kar yağmış ve arkadaşlar o görüntü içerisinde poz veriyorlar.
Çok iyi hatırlıyorum, o yılların öncesinde kentin ara sokaklarında neredeyse bir metreye yakın kar birikirdi.
Bugün trafiğe açılsın mı, açılmasın mı tartışması yapılan Çiftlik Caddesi’ndeki tek katlı, iki katlı evlerin saçaklarından kaldırıma kadar sarkıtlar sarkardı.
Caddenin iki tarafını süsleyen bugün resimlerini bile göremeyeceğiniz yüksek ağaçların bembeyaz görüntüleri kış aylarında caddenin süsü olurdu.
Çocukluğumuzun, delikanlılığımızın kumluğunu hatırlıyorum...
Saathane Meydanı’na yakın Deniz Kıraathanesi’nin önüne vuran denizin kenarına çekilmiş sandalları hatırlıyorum…
Sabahtan akşama kadar top koşturduğumuz kum sahalarımızı, terlediğimizde soyunup atladığımız tertemiz, masmavi denizimizi hatırlıyorum…
Aradan geçen yıllar içinde doldurulan ve beton yapılarla kirletilen sahili hatırlıyorum…
Hatırlamaktan öte özlüyorum.
O nedenle yazmak ve konuşmak imkanı bulduğumdan beri ısrarla bir konuyu vurguluyorum.
Hayalimdeki Samsun!
Eski stadyumdan başlayıp Canik’e kadar uzanan sahil kesiminde, Irmak (Cumhuriyet) Caddesi sınır olmak üzere tüm yapıları kaldırıp kent boyunca bir ‘Yeşil Koridor’ yaratmak…
Bu hayalimi rahmetli Muzaffer Abi zamanında da dillendirdim.
Yusuf Ziya Yılmaz döneminde de defalarca dile getirdim.
Yazarken ve TV konuşmalarımda yeri geldiğinde zihinlerde hep taze tutmaya çalıştım.
Kimsenin itiraz ettiğini hatırlamıyorum da çok önemli işleri(!) nedeniyle pek muhatabı çıkmadığını da yeniden söylemek istemiyorum.
Bugünlerde böyle bir söylemin peşinden koşanlar olduğunu duydum.
Bu kente geçmişini yaşatan her kim olursa büyük iş yapmış olur.
Eminim ki Samsun halkı mutlu olur.
Ben de 25 yıldır hayal kurmuş olmaktan kurtulurum!