BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun elinde döviz bulunduran şirketlerin kredi kullanmalarına ilişkin bazı kısıtlamalar getirmesi gün boyunca en çok tartışılan konu oldu.
Şimdi ‘bu konu ekonomistleri ilgilendiriyor, sen neden maydanoz oluyorsun?’ derseniz…
Vallaha ortam bizi öyle bir hale getirdi ki hepimiz birer ekonomist olup çıktık.
Dövizin kur değişikliklerinin Türk lirası üzerinde yarattığı baskı hangimizi ilgilendirmiyor ki?
Elimizdeki birkaç kuruşun her gün daha da eriyor olması, hangimizi endişeye sevk etmiyor ki?
Ya da dövize endeksli ekonomimizin günlük yaşantımıza etkilerini yaşamayanımız, takip etmeyenimiz var mı?
Vatandaş olarak bizi ilgilendiren elimizdeki parayla kimseye muhtaç olmadan geçinmek.
Konunun muhatabı şirketlerin ise değişken döviz kuru ve o kurun onlara getirdiği maliyet artışı veya riski ile üretim, ihracat ve ithalatta yaşadığı zorluklar.
Serbest Piyasa Ekonomik modelinin hüküm sürdüğü ülkemizde, ellerinde belli miktarda döviz bulunduran şirketlerin TL bazında kredi kullanmalarına ilişkin genelge, siyasiler ve ekonomistler tarafından müdahale olarak nitelendiriliyor.
Bu anlamda söz sahibi siyasilerden olan İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Erhan Usta;
‘BDDK’nın almış olduğu karar çok doğru bir karar olmadı. Kredileri sınırlandırmaya yönelik zaman zaman bazı tedbirler alınabilir. Ancak bunun dövizle, yabancı parayla ilişkilendirilmiş olması bunun bir sermaye kontrolü olduğu anlamına geliyor’ diyerek, Serbest Piyasa Ekonomisi’ne müdahale edildiği yorumunu yapıyor.
Asıl önemli olan görüş ise,
Bu tarzın Türkiye Ekonomisi’ne karşı olan güvensizliğin artacağı endişesi yaratacağı.
“Bu kararın önümüzdeki günlerde üretim, ihracat üzerinde olumsuz etkileri olacaktır” diyor, Erhan Usta.
Ki bu da vatandaş olarak bizi ilgilendiriyor.
Zira ihracat ve ithalat arasındaki her türlü dengesizliğin faturası vatandaşa çıkıyor.
Dövizi frenlemek için yapılan her türlü baskıda, gözümüz gibi baktığımız milli paramız TL değer kaybettikçe de ceremesini gelen zamlarla biz çekiyoruz.