YAZ geldi deniz turizmi hareketlendi.
Sıcaklardan bunalan kendisini deniz kenarına atıyor.
Herkesin Ege’de, Akdeniz’de veya bir başka tatil yöresinde tatil yapmak imkanı yok.
Hal böyle olunca insanlarımız bunun en kolay ve ucuz yolunu seçiyor.
İhtiyaca göre bir çadır alıp bir de onu kuracak boş bir alan bulduğunuzda işlem tamam!
Evet, ülkemizin her tatil yöresinde bu tür imkanlar var.
Belediyeler belli alanlar tahsis ediyor.
Bunların bir kısmı ücretsiz.
Bir kısmı da verilen hizmetler karşılığı ücretli.
Karavanınız varsa, onun için tahsis edilmiş alana.
Çadırınız varsa da gösterilen yere kurup ucuz tatil imkanından faydalanabiliyorsunuz.
Yani her şeyden önce bir disiplin içinde yürüyor işler.
İstediğiniz yere karavanınızla park etmek.
İstediğiniz yere çadır kurmak elinizde ve serbest değil.
Sözü şuraya getirmek istiyorum.
Samsun’da da bu aralar deniz kenarında çadırlar kurulduğunu söylüyorlar.
‘Adeta mantar gibiler’diyorlar.
Her isteyen, her yerde çadırını kuruyor.
Kursunlar elbette.
Ama bunun bir kuralı, bir denetleyeni olmalı.
Bana bu konuda iletilen şikayetler üzerine değerliEmniyet Müdürümüz Vedat Yavuz’u aradım.
“Bize asayiş konusunda intikal etmiş bir şikayet mevzubahis değil. Bu konuda müracaat olduğunda biz zaten gereğini yaparız”dedi.
Dolayısıyla konunun ilk elden sanki Büyükşehir Belediye Zabıtasıtarafından denetlenmesi gerekiyor.
Ezbere de konuşmak istemiyorum ama her canı çeken, canının çektiği yerde çadır kampingi yapamamalı.
Çadır kuran kimdir?
Ne amaçla kurmuştur?
Bulunduğu ortama ahlaki ve çevre zafiyeti yaratmakta mıdır?
Bu hususları birileri takip etmelidir.
Ama bana müracaat edenlerden aldığım bilgiye göre sahip olduğumuz geniş sahil bandına Büyükşehir Zabıtası’nın motorize ekiplerinin bisiklet yolunda seyir etmeleri yasaklandığı için sanırım denetim görevinde biraz zorlanıyorlar.
Biraz da gönül koyuyorlar.
Ama deniz bizim.
Kumsal da.
Orada bulunan halkta.
Dolayısıyla halkın huzuru, asayişi ve genel ahlak kuralları içerisindeki yaşantısına konfor kazandırmak hepimizin görevleri arasında olmalı.