YAŞADIĞIMIZ kent Samsun için herkesin kendine göre bir fikri olması kadar doğal bir şey yok.
Bu fikirlerin realiteye uyması ya da ulaşması için vizyon genişliğini de ihtiyaç duyulduğu muhakkak.
Yıllardan beri takip ettiğim birçok toplantı olmuştur.
Birçoğunu da Samsun adına benim gerçekleştirdiğimi herkes iyi bilir.
Toplantılara katılımdaki tercihimi, bu kent için sadece düşünen değil, düşünenlere saygı gösterenlerden yana kullandığımı da söylemeye gerek yok.
Laf sahibi, lafını bilmeli.
Dinleyen de içinin dolu olduğunu bildiği bu söyleme saygı göstermeli.
Dolayısıyla her türlü toplantı mahiyetindeki birleşimlerde, katılımın yüksek olması nedeniyle konuşmayı adet haline getirmiş olanlara artık alıştık bile diyebilirim.
Oysa önerilen, sorulan ve cevap istenen her konunun gerçek anlamda kentin mega sorunlarından tercih edilmesi…
Bu konunun muhatabı tarafından bir şekilde nadasa bırakıldığının tespiti ile yeniden o konuya yönelik bir tazelik ve ilgi getirilmesi arzu edilen sonuçtur.
Ama bunun içinde soru sahibinin hem konuya vakıf hem de konunun gündem teşkil edecek önem ve manaya haiz olması gerekiyor.
Ne yazık ki bu özene hepsi demeyelim de birçok toplantıda göremiyoruz.
Örneğin, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in son olarak düzenlediği basın birlikteliğinde zorunlu olarak birçok soruyu dinlemek mecburiyetinde kaldık.
Niye sordular demiyorum.
Ama kendilerince önemli olan bu soruların dinleyenler ve muhatabı tarafından önem kazanıp kazanmadığını düşündüler mi, diye sormak istiyorum.
Oysa üç dönem milletvekilliği, üç dönem komisyon başkanlığı, bir dönem bakanlık yaptığını ve ülke genelinde özellikle ulaşım konusuna çok önem verdiğini belirten sayın başkana şu soruyu sorma fırsatını bulamadım mesela;
-Bayındırlık Bakanlığı yaptığınız dönemde ve öncesinde proje halinde olduğu halde hayat bulamayan, Samsun içi ulaşıma büyük yoğunluk katan transit trafik yükünü rahatlatacak Doğu ve Batı Çevreyolu Projeleri’ni hayata geçirmek için ciddi bir çalışmanız ve talebiniz var mı?
- 1970’li yıllarda Rahmetli Muzaffer Önder döneminde deniz kenarına yapılan Kanalizasyon İshale Hattı’nın, o günden bugüne ekonomik ömrü artan nüfusla tamamlanırken (Terfi İstasyonları’nın pompa güçlerinin arttırılmasına rağmen) kentin doğu-batı ekseninde yeni bir Kanalizasyon İshale Hattı Tesisi’ni düşünüyor musunuz, mesela…
Soruldu mu?
Akla bile gelmediği gibi sorulmasına da fırsat verilmedi.
Şehir Hastanesi yolunun iyileştirme çalışması soruya muhatap edilirken, günde 50 bine yakın vatandaşın ulaşacağı bu mahalle, Hafif Raylı Sistem’i çıkartmayı düşünüyor musunuz sorusu, zihinlerin köşesine bile uğramadı mesela…
Bu tür toplantıların sadece ikram edilene rağbet edilip, cıvık soruların sorulacağı yerler olmadığını…
Gelirken de…
İcabet edilirken de…
Soru sorarken de ciddiyetin elden bırakılmaması gerektiğini umarım bundan sonrasında herkes hatırında tutmaya çalışır.