İNSAN hayatının öneminin anlaşılır ve kabul edilebilir hale gelmesi ancak o insana verilen değerin gösterilmesi ile mümkündür.
Kolay elde edilebilir bir paye olmadığı muhakkaktır.
Kimse ama hiç kimse durduk yerde önemli olmaz.
Saygı ve itibar görmez.
Toplum içinde makbul insan sınıfına girmez.
Geçmişte yaşanan hayat…
Sosyal insan sınıfında değerlendirilen bir kategori…
Bırakılan izler…
Toplum gönlünde haklı elde edilen itibar…
Hepsi bir insanı değerli kılmak yolunda atılmış ve geçerli görülmüş adımlardır.
Elbette bir şekilde toplum önüne çıkmış tüm insanların amacı budur.
Oysa, bir deyiş var toplum hafızsı içinde çok sık dillendirilen;
‘Bir kızı kırk kişi ister, bir kişi alır’ diye…
İtibar da böylesi bir haslettir.
Her insan ona ulaşmak ve o etiketi sahiplenmek ister ama…
İstemek başka.
Elde etmek başka bir şeydir.
‘Hak etmek ise’, bambaşka bir duygu ve haslet olarak tariflenir.
Gelinen, elde edilen bu tanımlamalar için çok zorlu süreçlerin aşılması gerektir.
Yol uzundur.
Engebelidir.
Zaman zaman büyük fedakarlıklara gebedir.
Ve her şeyden önemlisi;
Bu yolda elde edilen en önemli kazanım,
Maddi değil, manevidir.
İşin zorluğunu ön plana çıkartan kısmı da, işte buradadır.
Sonuçlarını maddi kazanımlar üzerinden hesaplayarak elde ettikleriniz cebinizi ve kasanızı şişirirken,
Manevi kazanımları hedefleyerek ulaşılan yer;
Asli zenginliktir.
Asilliktir.
Gönüllere girmektir.
Sahiplenilmektir.
Siz böyle görmeyebilirsiniz.
Bu şekilde yorumlamayabilirsiniz de.
‘Ama hayat’, sizi verdiğiniz yanlış karar ve tanımlamalarla tarihe yazarken.
Zorluk ve güçlükleri, fedakârlıklarla aşarak elde edilen hak edişleri ise,
Sevgilerle…
Alkışlarla kucaklar…
GÜNÜN SÖZÜ:
BÜYÜK olan hiçbir şey sadece oturup beklemekle elde edilmemiştir.