BİLİYORUM bugün herkes onlardan yana olacak.
Ziyaret edilecekler.
Dertleri dinlenecek..
Güler yüz görecekler..
“Sizinleyiz, yanınızdayız” denilecekler..
Basın bültenleri, televizyonlar onlarla ilgili program yapıp, görüntüler yayınlayacak..
Her şey onlarla ilgili olacak.
Onlarda kendilerini okuyup, seyredip en azından bir günlüğüne mutlu olacaklar..
Sonra?.
Her şey eski tas, eski hamam!..
Engeli olmayanlar onların yerine park edecek..
Kaldırımlardaki iz taşları bile onlar için düzgün döşenmeyecek..
Bazı kaldırımlara ini çıkamayacaklar bile..
Hatta onlar için yapılmış iğreti rampaların önüne 3-5 metre yürümekten aciz araç sürücüleri park edecek..
Bazı binalarda onlar için yapılan rampaları tek başlarına çıkmaları mümkün olmayacak hatta bazılarında rampa bile olmayacak..
Ve bugün herkes bir günlüğüne sözüm ona onları anlayacak!..
Ama anlamak böyle olmuyor işte..
Devlet iradesini koymadan, onlar için gerekli olanı olur kılmadan bireyden anlayış beklemek nafile..
Hiç unutmuyorum 1995 yılında Başkonsolosluğumuzun Tadilat İnşaatı için 6 ay Batum’da kaldım.
Gidenler bilir caddelerinin kenarlarındaki kaldırım genişlikleri bizim sokaklarımız kadardır.
Her kaldırımın başlangıç ve bitişinde 1.5 metre genişliğinde çelik rampalar koymuşlar..
Engelli vatandaşların iniş çıkışlarını kolaylaştırabilmek için..
Bunu daha Sovyetler dağılmadan devlet eliyle yapmışlar..
Çünkü yaşayan, nefes alan her insanı değerli ve her haktan istifade edecek birey olarak görmüşler..
Oraları gördükten sonra bizdeki emsallerine gülüyorum sadece..
Var mı, var!..
Laf olsun torba dolsun cinsinden..
Dünya Engelliler Gününde yazacak bir şey bulamadın mı, diye sorarsanız.
Orada kıymet bulanların bu ülkede, bu şehirde de kıymet bulmalarını arzu ettim sadece..
Ve “Asıl engel nerede” diye sormak istedim..