SEÇİMLERE artık 9 gün kaldı.
Cumhurbaşkanlığı için dört aday var.
Mevcut Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan.
Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu.
Memleket Partisi Gen. Bşk Muharrem İnce ve Sinan Oğan.
Görünen o ki demeyeceğim, görünen bir gerçek var zira…
Seçim Sayın Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında geçecek.
Kazananın kime yakın olduğu hususunda ise değişik düşünceler var.
Zira bu seçimin kazananını belirleyecek değişik parametreler var.
Muhalefet içinde muhalefet edenlerin alacağı oy miktarı…
İktidarın ekonomik politikaları nedeniyle iktidardan uzaklaşan seçmen sayısı…
Yeşil Sol Parti taraftarlarının tutumu…
Muhalefetin çok büyük bir ihtimalle ilk turda ipi önde göğüsleyeceği gerçeği var ama önde olmak yüzde elliyi aşmaya yetecek mi sorusunun cevabında ise merak söz konusu.
İnce ve Oğan’ın piyasada dolaşan ve dillendirilen oy miktarlarının sandığa kadar eriyeceği konusunda bir düşünce birleşmesi var.
İktidara karşı gibi görünen ama muhalefeti sürekli eleştirip, yıpratmaya çalışan Muharrem İnce’nin ise ne yapmaya çalıştığı konusu bir muamma olsa da ilk turda alacağını düşündüğü oyları ikinci tur için pazarlık konusu yapma isteğinin olduğu ortak görüş…
Bırakın seçim kazanmayı, ilk turu bile geçemeyecek bir adayın neden muhalefete karşı durmaya devam ettiğinin bir cevabı yok.
Aslında var ama bu cevabı asla kabul etmeyen bir Muharrem İnce var.
Kemal Kılıçdaroğlu ne kadar müşfik, sakin, birleştirici ve sorunları gidermeye aday bir görünümdeyse,
Muharrem İnce de bir o kadar itici, uyumsuz ve anlaşmaktan uzak bir görüntü tarifinin içinde…
Bu seçimin tarifini, otoriter bir rejim mi?
Yoksa Parlamenter Demokrasi’mi diye yapanların, ‘Ben demokrasiden tarafım. R.T.Erdoğan mutlaka gitmeli’ diyen İnce’nin söylemleriyle, eylemlerinin üst üste oturmadığını söylüyor.
Bunu göremeyen hatta görmeyen tek bir kişi var;
O da Muharrem İnce.
Ve hala, aday!
Ve hala direniyor!