İNSAN nefsinin doyumsuz olduğunu yeniden belirtmeye gerek var mı?
Seçim sonrası özellikle muhalefet partileri aldıkları oyları ve çıkardıkları milletvekili sayısını tartışıyor.
Oysa biz yıllardır bazı gerçeklerin üzerinde bırakın taş gibi olmayı, kaya gibi oturuyoruz. O gerçeklere dikkat çekmeye…
Siyasi muhatapların saygılarını temin etmeye…
‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ söyleminden vazgeçirmeye çalışıyorum.
Geldiğimiz noktaya bakın, söylemlerimizin ne kadar yerinde ve isabetli olduğunu göreceksiniz.
Olması gerekenlerin olmadığı yerde cücük ruhluların cirit atması, boy göstermesi normaldir.
Siz talip olmadığınızda, o boşluğun onlar tarafından süratle doldurulacağı da…
Varsın doldursunlar da hikmetlerini görelim diyeceğimde...
Göreceğimiz bir şey yok.
Mal meydanda!
Herkes eteğine bir bakmalı.
Herkes dediğim, muhalefet partileri…
Halkın istek ve taleplerine ne kadar önem verdiniz?
Halkın gerçeklerine ne kadar saygı gösterdiniz?
Bildiğinizi okumanın, bu kenti tanımayanların tespitlerine ne kadar karşı çıkabildiniz?
Amacınız listeyi, sayıyı tamamlamak mıydı, yoksa aldığı sırada bir peşindekini sürükleyecek adayı bulmak mıydı?
Bir düşünün…
Bir irdeleyin bakalım…
Ama biliyorum, bakamazsınız!
Çünkü sizin gerçeklerle, örgütünüzü yüceltmekle falan bir işiniz yok.
Çünkü vaktinizi ağustos böcekleri gibi çene çalmakla geçirdiniz.
Günlerce, aylarca şahsi ikbalinizi ön plana çıkartmak için çaba gösterdiniz.
Baktınız ki size kulak asan yok…
O zaman ‘Ben yoksam, kim olsa olur’ diye önünüze sürülen dayatmalara bile karşılık vermediniz.
Bu kentin kurbanlık koyun gibi siyaset arenasının önüne atılmasına ses etmediniz.
Hepiniz, genel merkezleriniz için Samsun’un gözden çıkartılmış bir il olduğunu biliyordunuz.
Biliyordunuz ama gık etmediniz.
Varsa, yoksa şahsi ikballerinizdi.
Ama gözünüz aydın seçim sonuçlarına;
‘Kaçak güreşenlerin eseri’ dedirtmeyi becerdiniz.
Bunun aksini iddia edenlere;
‘2018’den bu yana ne kadar yol kat ettiniz’ diye sorarım.
Tabi verecek bir cevabınız varsa…