KORONA virüs uygulamaları dahilinde çeşitli tedbirler alındı ülkede, alınmaya da devam ediliyor.
Olması gereken bir durum.
Çünkü hayat hiç kimse için aynı değil.
İşsiz sayısı öngörülemeyen ölçüde arttı önce…
Çıkartılan yasalarla iş hayatı yeniden düzenlendi.
Buna göre işverenler işçilerini çıkartamayacaklar ama yasanın onları tanıdığı hakla ücretsiz izine çıkartacaklar.
Bu da yasa eliyle yeni bir işli işsiz gurup yaratmak anlamına geliyor.
Gerçi bu gurup 1177 lira gibi bir aylık alacak.
“Alacak ama bu para neye çare olacak?” sorusunun cevabını hiçbir ekonomist veremiyor.
Ülkemizde kesintiler çıkarıldıktan sonra asgari ücretlinin eline geçen 2324.70 TL iken bir çalışanı zorunlu izinle 1177 liraya mahkum etmek, aslında ona, “ne halin varsa gör” demek anlamına gelmiyor mu sorusunu soruyor herkes.
Çünkü vatandaşın kirası değişmiyor, ertelenmiyor.
Günlük zorunlu gıda ihtiyacında bir değişme olmuyor.
Mübarek Ramazan ayına girdiğimiz bugünlerde nefisler iftar yemeğinde çok şeyler çekiyor.
Virüs geldi diye kimse hastalanmak riskinin dışında kalmıyor.
Sağlık harcamaları da bir anlamda devam ediyor yani.
Elektrik faturaları düzenlenmeye devam ediyor.
Belediyeler, ha keza su faturalarını tahsil etmeye devam ediyor.
Bu doğalgaz içinde geçerli.
Ha diyeceksiniz ki, “Bak AK Parti İl Başkanı elektrik, su ve doğalgaz bu dönemde kesilmeyecek” diyor.
Ben de diyorum ki, “ Ödenmeyecek faturalar faizden muaf olacak mı?”
Hadi onu da hallettik diyelim, normal maaşıyla ay sonunu getirmekte zorlanan çalışan, asgari ücretin yarısı kadar bir parayla bu dönemi nasıl geçirecek?
Bakın televizyon haberlerindeki görüntülere…
PTT, iş ve işçi bulma kurumlarının önündeki kuyruklar her gün daha da uzarken oruç nedeniyle ağızlarını mühürleyenler akşam iftarlarını huzurla açabilecek mi?
“Ayın sonu nasıl gelecek” sorularına kim, nasıl cevap verecek?