GEÇEN hafta mecliste görüşülerek yasalaşan kanun ile sosyal medyaya bazı ayarlamalar getirildi.
Bunun basın, siyaset ve toplum içindeki algılaması ise, ‘Yeni yasaklar’ olarak algılandı.
Bir gerçek var ki iktidar özellikle sosyal medyada bazı konuların ulu orta tartışılıp, paylaşılması ve toplum içinde yayılmasından rahatsız.
Seçime giden yolda çok fazla tartışılır olmak siyasetin pek işine gelmiyor.
Ama bazı şeyler konuşulmalı.
Hatta özgürce konuşulmalı.
Elbette ahlaki değerler kaybedilmeden, kimseye hakaret edilmeden ve doğrular üzerine kurgulanmış metinler olmalı.
Kimse de bunları okumaktan, duymaktan gocunmamalı.
Demokratik bir ülkede yaşıyoruz diyoruz.
Bir hukuk ülkesiyiz diyoruz.
Ama bunları gölgeye düşürecek yasaklar koymaktan da geri duymuyoruz.
Ben bir birey olarak ülkemin hukuk, basın özgürlüğü konusunda yüzlerce ülkenin ardında yer almasından hicap duyuyorum, üzüntü duyuyorum.
İnsanlar kendilerine iletilen doğruları konuşmazsa…
Görevi bunları halka iletmek olanlar bu konuları özgürce yazıp, konuşamazsa sonuçlarının size birkaç artı puan yazması ne kazandıracak?
Belki yeniden iktidar olma şansını yakalayacaksınız.
Belki bu durum bile size kazandırmak için yetmeyecek.
O zaman bu ülkenin prestijini dış dünyada tartışılır kılmak bu yanlışlara imza atanları üzmeyecek mi?
Çıkan yasa daha uzun süre tartışılacaktır.
Büyük bir ihtimalle de Anayasa Mahkemesi’nden geri dönecektir.
Bu duruma getirmenin bile düsturlarını Türk Milliyetçiliği olarak ilan edenleri biraz düşündürmesi gerek diye düşünüyorum.
Her şey siyaset veya oy olmamalı.
Doğrular özgürce konuşup, yazılıp, tartışılmalı.
Yasaklar kime yarar, sorusunun cevabı;
‘Hiç kimse’dir.
Zira herksin bir gün gerçeklere ihtiyacı olur.