İLK olarak mimar olan kardeşimin ikazı ile olaya vakıf olmuştum.
Şehrin tam merkezinde bu kadar fütursuzca kurallara aykırı bir yapının vücut bulması bu konuya muhatap olan herkes için büyük ayıp.
Ama anlayana!
Ama üstüne alana!
Ama işini doğru yapmaya çalışana!
Ama yanlışa göz yummayana!
Yıkılan Konak Sineması’nın yerine yapılan işyeri söz konusu olan…
Önündeki çıkma yasa dışı.
Açılan işyerinin ruhsatı ve yapı kullanma izni yok.
Konu ile bire bir ilgilenen Mimarlar Odası da beyan ediyor;
İş yerinin açılması için kısmi iskan (Binanın bite bölümleri için belediyece verilebiliyor) talep edilmiş ve alınmış olsa dahi bunun bir kuralı var.
İş yerinin açıldığı alanların iskâna hazır olması yetmiyor.
Binanın ortak alanlarının da bitmiş olması olmazsa olmaz şart.
Odanın beyanına göre otoparkta hazır değil.
Ülke ekonomisinin dibe vurduğu bu dönemde bir işyerinin açılması, istihdam yaratması…
Birçok insanın iş, aş imkânına kavuşması takdir edilecek bir olay.
Ama durum böyle diye kuralsızlığa göz yummak etik değil.
Olsa olsa bazı eksikliklerin tamamlanması için fazladan süre verirsiniz.
Süre bittiğinde de prosedür ne ise onu uygularsınız.
Milletin gözünün içine baka baka, her gün binlerce insanın geçtiği ve şehrin en merkezi bölgesinde bu kadar yanlış, eksik ve kuralsızlığa göz yummak insanın aklına başka şeyler getiriyor.
Sade vatandaşın küçük bir eksiği için olmadık zorluklar çıkartan ve müsamasız davranışlar sergileyen belediyelerin, iş sırtı kalınlara geldiğinde üç maymunu oynaması…
Hoş değil…
Etik değil…
Kurallara uygun değil.
Bu kadar ‘değil’e göz yumuyorsanız akıllara çil düşmesine engel olmazsınız.
O zaman insanlar sessiz de, sesli de sorar;
‘Bu işten kimin, kimlerin menfaati var’ diye…