TRAFİK ile ilgili çalışmaları yıllardır yakından takip ederim.
Uzun yıllar bu konuda eğitici çalışmalar yaptığımı, geçmişte beni takip edenler iyi bilir.
Kurallara uyulmaması nedeniyle kaybolan ucuz canlar toplumumuzun endişeleri arasında yer alıyor.
Ama ne yazık ki bu hatalar karşılıklı…
Yani hem araç sürücüleri yapıyor bu hatayı hem de yayalar…
Özellikle ‘Öncelik Yayanın’ uygulamasının yayalar tarafından yanlış algılanması gün içinde hem gereksiz kazalara hem de tartışmalara neden oluyor.
Zira kendilerine kırmızı ışık yanarken dahi yayalar öncelik benim yanlışıyla kendilerini yola atıyor.
Bu konudaki bir başka handikap, ışıksız yaya geçitlerinde araçların yayalara zorunlu geçiş üstünlüğü tanıması…
Ve bu konuda bazı uygulama zorlukları var.
Mesela bir yaya geçidine yaklaşırken bir araç yol vermek amacıyla duruyor.
O duruyor ama arkadaki araç durmuyor veya duramıyor.
Ya önde duran araca çarpılıyor.
Ya da duran aracı yanından durmadan geçen diğer araç kazaya neden olabiliyor.
Atatürk Bulvarı’nın çok kesiminde ise bu kuralı uygulamak bir hayli zorlaşıyor.
Trafik kurallarına uyulmasına, tamam!
Yayalara öncelik verilmesine de…
Ama ne aile içi ne de okul sürecinde gerekli trafik eğitimini almamış bir toplumda bu kuralı kemiksiz uygulamak bir hayli zor bence.
***
BARINAK VE KÖPEK SORUNU
AŞAĞI Avdan, Çandır, Demirci ve Kadamut mahallelerine terk edilen başıboş köpekler nedeniyle bu mahallelerde yaşayanlar dertli.
Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir barınak olmasına rağmen diğer ilçelerden toplanan başıboş köpeklerin bu mahallelere terk ediliyor olması sorunun en büyük kaynağı.
Köpek olayını bire bir yaşamış biri olarak, gelişemediğimiz, modern toplum ve sosyal hizmet anlamında geri kalmışlığımızın ifadesi olan bir konu olarak görüyorum bunu.
Şikâyet ediyorsunuz, kafalarına göre gelip alıyor veya almıyorlar.
Alsalar bile küpe takıldıktan sonra aynı köpekler yine yakalandıkları bölgelerde serbest bırakılıyor nedense.
Çokça şikâyet alınmışsa da yukarıdaki bahsi geçen mahalleler bu köpekler için açık barınaklar olarak tanımlanmış durumda.
Bazı belgesellerde çokça seyrettim.
Özellikle Amerika’da yakalanan başıboş köpekler barınaklara teslim ediliyor.
Gerekli bakımları yapılarak geri kazanıma hazır hale getirilen köpekler o barınaklarda 6 ay bekletiliyor.
6 ay sonuna kadar sahiplenmeyen köpekler ise sağlık elamanlarınca uyutuluyor.
Vahşi bir yöntem gibi görünüyor ama insan ve canlı hukukunun üst düzeyde korunduğu ve kullanıldığı gelişmiş bir ülke bile çareyi burada görüyorsa, bizimki gibi sorunu başından savma yöntemine sıklıkla başvuran ve yeterli finansa sahip olmayan bir ülke olarak biraz düşünmemiz gerekmiyor mu sizce?