GÜNÜMÜZDE seçimler beş yılda bir yapılıyor.
Vatandaşlarımız, o gün sandığa gidip siyasi tercihlerini kullanıyor ve ülkeyi yönetecek siyasi iradeyi belirliyorlar.
Kimi de muhalefetteki yerini alıyor haliyle…
Sonrası seçim öncesi verilen sözlerin tutulup tutulmadığını izlemek…
Vatandaşın var olan ve ilave sorunlarında yanında olmak...
Onları gerekli platformlarda dile getirmek...
Ve hatta varsa dağarcıklarında çözümler önermek...
Tabii bizim ülkemizde işler böyle yürümüyor.
Seçim bitiyor çok şey askıya alınıyor.
Halkın yanında olması gerekenler uykuya yatıyor.
Genelde, genel merkezlerin yaptıkları çalışmalar, duyurular ve seslenişlerle yerelde koltuklarını sağlam tutmaya çalışıyorlar.
Bu tüm siyasilere uyarlanacak bir etiket değil tabii…
İstisnalar kaideyi bozmuyor.
Gazete beyanatları…
Fırsatını yakalarlarsa TV programları sorunları dillendirmek için fırsat olabiliyor.
Her ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın bizim halkımız siyasetçileri yanında görmek istiyor.
Biz dokunuşun sihirli etkisini benimsemiş bir halkız.
Bizim için ne yapılırsa yapılsın, hiçbiri bir elin bize dokunduğu gibi etki yapamıyor.
Ben avam kamarası yerine halkın içinde olmayı tercih eden biri olarak defalarca onların bu beklentilerini dillendirmelerine şahit oluyorum.
İktidarı, muhalefeti çoğunluğuna yakınının kendilerine bırakın uğrayıp selam vermeyi, unuttuklarını ifade ediyorlar.
2019’dan bu yana geçen iki yıl zarfında bir kez tek bir yerel siyasetçinin uğrayıp, hatır sormadığını ifade eden büyük bir çoğunluk var.
Ama söylemlere bakılırsa hepsi halkın içinde...
Daha doğrusu iddiaları böyle.
Tabii söylemlerle eylemlerin birbirini tutması şart.
Ben iki yıldır söylüyorum, ‘Göz açıp kapayıncaya kadar bir bakmışsınız seçim kapıya gelivermiş’ diye…
İki beyanatla işi idare edecekleri yanılgısına kapılmış hepsi…
Dövizin patladığı ve ekonomik bulguların kötülediği dönemde muhalefetin sesi daha çok gür çıkıyordu.
Hatta CHP İl Başkanı Fatih Türker iktidar temsilcileri için, ‘Kendi aralarında toplanıyorlar ama halkın içine giremiyorlar. Onları kimse görmüyor’ deyince sormak geldi içimden;
‘Sayın Türker, peki sizi görüyorlar mı?
Ya da başka bir siyasi dava arkadaşınızı...’