ŞAMPİYONLUĞU garantilemiş Samsunspor kendi saha ve seyircisi önünde bir prestij maçına çıktı.
Ligin sonunda amaçsız bir maçta futbolcuların büyük bir gayret ve kazanma isteği içinde olmaları beklenmez ama şampiyona yakışır bir final maçı oynamaları stada gelen taraftarların haklı beklentisi olarak öne çıkar.
İlk yarı boyunca sahada adeta gezinde Samsunsporlu futbolcular.
Birbirine alışkın bir kadro yoktu öncelikle sahada.
Hatlar arasındaki mesafe futbolun gereklerinden fazlaydı.
Rakibin ön bölgesinde topu ve oyunu tutmaya hevesli bir futbol anlayışı ve futbolcu da göremedik.
Bütün sezon boyunca kendisinden övgü ile söz ettiğim Fofana, futbolun tek kişilik bir oyun olduğu yanılgısıyla topu ezdikçe ezdi.
Yenilen golde ofsayt hattı çizgisini tutturamayan bir defans anlayışı vardı.
Zeki Yavru da sakatlanıp çıkınca savunma balansı da o ölçüde sekteye uğradı.
Üstüne üstlük kaptırılan topa müdahalede tercihini yanlış kullanan kaleci Szumski de eklenince deplasman takımına yaşatılan birde gol sevinci ekleniverdi bu kadar zafiyete…
İkinci yarıda değişikler yapıp oyunu kurtarmaya çalıştı Hüseyin hoca ama yetmedi.
Zira gireni ve çıkanı ile sezonu çoktan kapatmış bir Samsunspor vardı.
Oynarmış gibi hadi oynamadıkları diyelim, bir maç sonrasında hem sahalarındaki son maçta bir yenilgi yaşadılar.
Hem de hocalarının kırmızı kazak tılsımına son verdiler.
Yani tatsız bir finaldi.
Oysa sahada verilecek ve yakışacak bir mücadele ile dosta düşmana söylenecek bir söz bırakılmaması gereken bir maçtı.
Ama bedenler sahadayken ruh ne yazık ki, çoktan formaları terk etmişti.
Hal böyle olunca ihtiyacı olan ihtiyacını alırken,
Sezonun şampiyonu son maçını boynu bükük kapattı.