OSMANLICA bir kelime…
Bu dili biliyor muyum?
Hayır.
Bilmeme gerek var mı?
Yine hayır!
Zaten Türkçesi var;
“Çelişki…”
Konuşulanların, söz ve fikirlerin birbirini tutmaması.
Aynı konuda farklı davranışlar…
Falan filan…
Uzun yıllar yaşadığım ülkemde bu tür çelişkilerin var olduğunu görmek gerçekten üzücü.
Toplum olarak, bu toplumun bireyleri olarak rengimize, cebimize, koltuklarımıza bakarak olacak ve olmayacakları tayin etmek, ileri ve kültürlü bir toplum için daha da üzücü.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde böyle bir davranışa cevaz vermiyor zaten.
İnsan hakları demişken, bu beyannamenin taa 1948 yılında kabul edildiğini biliyor muydunuz?
Aradan tam 73 yıl geçmiş, biz bu beyannamenin neresindeyiz dersiniz?
Amacım kelime anlamları üzerine tartışma yaratmak değil.
Bazı iddiaları okuyunca bir fantezi katmak istedim işin içine…
Malum, pandemi dönemi.
Bazı yasaklar var.
O yasaklar içerisinde kimlerin muaf olduğu belli.
Kriterleri taşıyanlara kimsenin itirazı olamaz elbette.
Bakın düğün-dernekler bile hala eskisi gibi yapılamıyor.
Gençler gönüllerince eğlenemiyor.
Lokantalar, müzikholler ve benzerleri iş yapacakları saatlerde kapalılar.
Vatandaş akşam belli bir saatten sonra ve tüm hafta sonu evde kapalı.
“O halde ne?” diyeceksiniz.
“Çarşamba ilçesinin bir mahallesinde yasakların uygulamaya girdiği 23 Ocak günü bir mangal partisi” diyeceğim.
İddia Off-Road etkinliği...
İzinli miydi, değil miydi bilemem.
Bilen biri bana söylesin…
Çünkü şayet hepimiz, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tanımına göre aynı haklara sahipsek;
Bir kısmımıza haksızlık yapılmıyor mu?
“Tenakuz” yani “Çelişki” yok mu?