EKONOMİNİN kötüye gittiğini biliyoruz.
Bunun için falcı olmaya gerek yok.
Birkaç sokak gezin…
Biraz insanlarla muhabbet edin.
Sanayi sitelerine, küçük esnafa bakın.
Eh, “Bunlara zamanım yok” deyip sorunlara Fransız kalıyorsanız cebinize bakın.
Bir aylık mücadelenizi hatırlayın.
Çarşıya, pazara gittiğinizde filenizi ne kadar doldurabildiğinize bakın.
Başkada bir şeye gerek yok zaten.
Büyük alıveriş merkezlerindeki kuru kalabalığı görünce zaten, “Kral çıplak” diyebiliyorsunuz.
Zaten ben her zaman dillendiriyorum; “AVM’ler yazın serinleme, kışın ısınma merkezi” birçok insan.
Hepsi bir yana işler gerçekten kötü gidiyor.
Perşembe günü bir arkadaşımla birlikte şehir merkezine indik.
İkimizin de halletmesi gereken işlerimiz vardı.
İkimiz de çok uzun zamandır Mecidiye Caddesi’ne girmemişiz.
O yıllar öncesinin alışveriş beyni olarak görülen caddesi acınacak hale gelmiş.
İki meydan arasında bir geçiş yolu olarak kalmış ve kullanılıyor.
Kuru kalabalık, yani!
Oradan çok eski tanıdık kardeşlerimizin sahibi olduğu bir mağazaya girdik.
Yılbaşı arifesi bir canlılık bekliyor insan, değil mi?
Ama bomboş!
Oradan arkadaşımın işi için otogar tarafına geçtik.
Oradaki Makro Market’i hatırlıyorsunuz elbette.
Arkadaşımın oradaki bir mağazadan alacağı bir şey var.
Haftanın en az bir günü Çevre Yolu’ndan geçerim ama hiç dikkat etmemişim.
Makro Market kapanmış!
Öylesine viran, bitik ve karanlık duruyor.
İnanın çok üzüldüm.
Bir milyon iki yüz bin nüfuslu bir kentte, araç ve insan sirkülasyonunun yoğun olduğu bir bölgede bir işletme umudunu yitirip, kapılarını kapatıyorsa iyi düşünmek lazım.
Kapılar dedim de içeride kimse yok ama kapıları açık.
İsterseniz içeri girebiliyorsunuz kimse de, “Hop hemşerim nereye gidiyorsunuz” diye sormuyor.
Hani İlkadım Belediyesi terk edilmiş, virane yapıları kötü kullanım amacıyla yıkıyormuş ya.
Ben hem emniyeti, hem belediyeyi uyarmak istedim.
O mekan da her türlü melanet olur, kimsenin de ruhu duymaz!
Haberiniz olsun.