Çocukluğumuzda söylediğimiz tekerleme misali iki inatçı keçi karşı karşıya geldi önceki gün Ankara’da…
Ertuğrul hoca kaybetmeyen İstanbulspor kadrosu ile çıktı karşılaşmaya.
Rakibimiz de sahada kaybetmemek için elinden geleni yaptı.
Sahada futbol oynamak için mücadele eden takımlar olunca seyir zevki de farklı oluyor açıkçası.
Defalarca yazılarımda yazdığım bir cümleyi yazmadan geçemeyeceğim: Futbol hatalar oyunudur, az hata yapan kazanır ya da yapılan hatayı değerlendiren de diyebiliriz.
Defans bloğu ve kalecinin yaptığı hatanınsa cezası gol olur büyük oranda.
Aynen Kerem’in zamanlama hatası ile topa müdahale edememesi (ki o pozisyonda her şart da topa müdahaleni edeceksin şayet kendi kalene atsan dahi) cezasını kesti Barış…
Sonrasında ise Ertuğrul hoca oyuna müdahalesini oyuncu değişikliklerini ön tarafta yorulan futbolcuları çıkartarak yaptı.
Kazanmak için oyunu tamamen rakip yarı sahaya yıkmak adına en son hava toplarında artı kazanmak adına Veli’yi dahi forvet hattına aldığı dakikalarda Nadir’in ayağından gelen golle elimiz boş dönmekten kurtulduk.
4-1-4-1 oynadığımız dakikalarda net pozisyonlar üretemedik açıkçası ve rakip bu oyun dizilişinde kalecisini bir libero edasında kullanacak kadar rahat bir oyun sergiledi.
Bu rahatlık oyunun her anına da yansıdı açıkçası.
Bu anda Kubilay değişikliği çok mantıklı görünse de rakibin bu kadar rahat alan kullanmasını engellemek adına Nadir daha erken oyuna alınabilir miydi diye aklımdan geçmedi değil.
İstanbulspor maçından sonra ki 6 puanlık maçta 2 puan bıraktık.
Önümüzdeki her maç final havasında ve son derece önemli.
Her damla alın terinin karşılığı önümüzdeki 90 dakikalarda.
Kazanamadık evet ama kaybetmedik de…
Mücadeleye devam.
Şampiyonluk bizim olacak.