DÜN sabah Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programının yerel gazeteler bölümünde Gazete Gerçek vardı.
Daha doğrusu, Gazete Gerçek’te yer alan bir haber.
Telefonumdan bana ulaşarak Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yemek firması çalışanlarının bazı sıkıntıları olduğunu ilettiler.
Benden istedikleri sorunları hakkında bir köşe yazısı yazmamdı.
Arayan kardeşime konuyu haber merkezine ileteceğimi ve inceleyerek haberleştirmelerini isteyeceğimi söyledim.
Sevgili Tolga Birgücü de hiç geciktirmeden konuyu araştırdı ve haberleştirdi.
Ben de üzerime düşeni yapıp, konuyu köşeme taşıdım.
Konunun tek taraflı irdelenmesi benim tarzım değildir.
Genel Yayın Yönetmeni Hayati Kaynar kardeşim de benim gibi düşünür.
Tolga’ya, hastanenin başhekimini arayıp yüz yüze görüşmesini söyledik.
Zira gelişmeler hiç de hoş değildi.
Yemekhane çalışanlarının, tek tek sorguya çekildiğini öğrenmiştik zira.
Ve bu kardeşlerimiz ihanetle suçlanıp, işten atılmakla tehdit ediliyordu.
Niçin?
Hak aradıkları…
Kendi işlerini yapmak istedikleri için…
Şirketin zaman zaman onları farklı işlerde kullanıyordu ve bunların arasında ölü taşıtmak iddiası da yer alıyordu.
Eğer doğruysa, buna itiraz etmenin ve bu insanların kadrolu olmak istemelerinin nesi yanlıştı?
İşte sayın başhekim telefona çıksaydı Tolga kendisine bunları soracaktı.
Ama çıkmadı…
Çok meşgul olduğunu söyletti!
Meşguliyet neydi?
İşçilerin sorgulaması…
Kendisi için bana, çok düzgün biri olduğu söylendi.
Bunu bana söyleyen kardeşim, “Abi bir 10 dakika dinlesen, nasıl biri olduğunu anlarsın” deyince, ben de; “O 10 dakikada, o da benim nasıl biri olduğumu anlar” dedim.
Hiç kimse kusura bakmasın.
Ben her zaman güçsüzün ve ihtiyacı olanın yanında oldum.
Kimseye karşı peşin hükümlü değilim ama küçücük bir diyalogdan dahi kaçınanlar öncelikle Samsun’a haksızlık yaptıklarını farkına varmıyorlar.
Böyle bir haberle, Fox TV’de yer almak, Samsun’a yakıştı mı?
Soruyorum;
Yakıştı mı?