KENTİMİZİ DE etkisi altına alan kuvvetli yağışların neden olduğu sel felaketi ve su baskınlarının izini yerinde görmek fırsatını buldum dün.
Gül-San Sanayi Sitesi’nde birçok dükkânı gezip, esnafı ziyaret ettim.
Su baskınlarının sonrasında en azından moral motivasyonlarının ne durumda olduğunu tahlil etmeye çalıştım.
Sanayi siteleri genel itibariyle ve çalışma sistemleri nedeniyle, önlerindeki sokaklar ile neredeyse aynı kotta inşa edilmişlerdir.
Araç giriş çıkışlarında rahatlık sağlayan bu kot kabulü, bu tür su baskınlarında da esnafa eziyet kapısı olmakta.
Son yağmurlarda da aynı eziyeti yaşamışlar.
Açık söyleyeyim, zemini kuru bir dükkâna rastlayamadım.
Zemindeki malzemeler büyük zarar görmüş su baskınından…
Alçak raflarda da durum aynı.
Hatta gitmişken işime yarayacak bir malzeme almak istediğimde, birbirine karışmış malzemeler yüzünden uzun zaman aramak zorunda kaldı esnaf arkadaş…
Özellikle Gül-San’da yerleşik esnaf, faaliyete geçtikleri günden beri bu tür zafiyetlere alışıklar.
Alışıklar ama hazır değiller.
Asıl zaafta burada…
Zira hazır olması gereken esnaf değil, alt yapının yerleşik yükü ve bu tür debisi yüksek yağmurun getireceği yükü taşıyacak alt yapıyı oluşturmak mecburiyetinde olanlar…
Aşağı yukarı 40 yıldır sanayi esnafı aynı çileyi çekiyor.
Başlangıçta karşı çıktıkları sanayinin Toybelen’de yeni yapılmakta olan yerine geçmenin ilk defa bu kadar cazip geldiğini gördüm onlara…
Ama şimdi buradalar ve ne zaman yeniden bu durumla karşılaşacaklarını bilmiyorlar.
Bildikleri tek şey,
Bu yükün altına kimin girmesi gerektiği…
Hepsinin ortak cevabı;
Devlet!
Aynı ortaklık bir başka söylemde buluşturuyor hepsini;
Ne zaman ihtiyacımız olsa aradığımız devletimizi nedense yanımızda bulamıyoruz.
Bir başka ilginç tespitleri de;
Şikâyet ettikleri devlet anlayışına her dönemde itibar edip, destek vermeleri.