1970’li yıllarda ilk defa tanıdığımda Lokman Kondakçı ile film sektöründeydi.
Dikilitaş’ta bir stüdyoları vardı ve iki eski ülkücü olarak beraberdiler.
Sütten çıkmış ak kaşık gibi değildi ilişkimiz…
Birbirimizi tanımamız rahmetli Ata Kıral (MHP ve Ülkü Ocakları Eski İl Başkanı) sayesinde olmuştur.
Rahmetli Ata Ağabey beni ve ailemi iyi tanır ve gerçekten çok severdi.
Hatta televizyon yıllarımda yakından takip ettiği benim için, ‘Bir gün siyasete soyunursan sırf senin için bir sol partiye oy veririm’ demişti.
İşte böylesine bir sevgi ve inanmışlığın arasında ülkücü camia içinde elini kolunu sallaya sallaya gezebilen biri olarak İhtiyar ile birbirimizi iyice tanıdık.
İhtiyar, ihtiyar diyorum artık tanıdığınızı bildiğinizi düşündüğüm için.
Osman Kara’dan bahsediyorum.
Türk ve Osmanlı tarihinin ayaklı kütüphanesi olarak nitelendirebileceğim kadim dostum.
Sonra yıllar geçti aradan ve çocukluğumdan tanıdığım Necmi Akkoyunlu ile İlkadım Belediye Başkanlığı’nda yollar kesişti.
Özel Kalem Müdürü olarak oradaydı.
Benim Ekip Gazetesi’ni kurduğun yıllar...
Her renkten ses olsun istiyorum gazetede…
Ülkücü camiayı temsil edecek kimlik olarak kendisini tercih ettiğimi söyledim.
Sağ olsun kırmadı beni ve köşe yazarı olarak sayfalarda yerini aldı.
Sonrasında yılları Samsun siyaseti ve gündemini yazmak ve yorumlamakla geçti.
Birçok kuruluştu faal olarak yer aldı.
Son olarak kendisini Gazete Gerçek’te görmek istediğimi ilettiğimde yine kırmadı beni.
Bir müddettir de yazıyor yine bildiklerini…
Dün beni aradı ve;
‘İhtiyar herhalde bir müddet yazılarıma ara vermek mecburiyetinde kalacağım. Hayati’ye söylersin’ dedi nezaketinden…
Niye, diye sormadım çünkü biliyorum.
Bir müddettir bir rahatsızlığı var emin ellerde tedavisi sürüyor.
Bir müddette hastanede kalarak sürdürecek tedavisini…
Hayatımın dalgalı ve hüzünlü geçen son yıllarında gerçekten güvenebileceğim dostlarımdan biri oldu.
Olmaya da devam edecek.
Okurları biraz ayrı kalacaklar ondan.
Dileğim bir an önce şifa bularak tekrar aramızda olması…