DUYGUSAL bir yapıya sahip olduğumu herkes bilir.
Üzülenle üzülür…
Ağlayanla ağlar…
Sevinenle sevinirim.
Bu duyguları yaşayanları tanımam gerekmiyor hiçbir anda…
Yolda boynu bükük birini görsem, bir anlık bir göz temasında onun hayat serüveninde yaşadıklarını getiririm gözümün önüne…
İsimlendirmeye…
Şekillendirmeye çalışırım o hüznü.
İçim burulur…
Gözlerim dolar...
Dayanamam.
Yüreğim acır, için için ağlarım.
Bir gazete haberi bütün dünyamı alt üst etmeye yeter.
Bir çocuğun…
Bir ananın…
Bir babanın anlatamadığı çaresizliği…
Kelimelere sığdıramadığı yürek acısı, benim de acım olur.
Bir televizyon haberinde, ellerini yukarı açmış,
Allah’a yakaran…
Kullarından umut dileyen bir çaresizin yakarışı,
Artık benim de acım…
Benim de çilem olur.
Burnumun kemiği sızlar.
Dayanamam, ağlarım…
Yaşadığımız günler, işte böyle günler.
Halkımız büyük acılar yaşadı.
Büyük badireler atlattı.
Ve ilgiye,
Desteğe,
Millete,
Devlete muhtaç…
Elimden çokça gelen bir şey yok.
O nedenle, dün başlayan ramazana sığındım.
Bu mübarek günlerin milletimizin dertlerine,
Acılarına,
Çaresizliklerine,
Umutlarına,
Aydınlık yarınlarına vesile olmasını diledim.
İnşallah…
İnşallah…