KENT yaşamının bir düzen içinde sürmesi için fikir beyan edecek birçok kuruluş var.
Hatta bu zaman zaman konuya vakıf olan kişi bazına bile inebiliyor.
Yatırımları kimin veya kimlerin yapacağını biliyoruz.
Bunun için seçilmişler var.
Atanmışlar var.
Hepsinin temsil ettiği kuruluşun ya kendileri tarafından ya da devletin işleyişi içinde tespit edilmiş bütçeleri var.
O bütçelerle yatırım planları yapılıyor.
Planlamalar içerisindeki projelerde zamanı ve sırası geldiğinde ihalelerle tespit olunan yükleyiciler tarafından inşa ediliyor.
Devlet bürokrasisi içinde yer alan kamu kuruluşlarının denetimleri Sayıştay tarafından yapılıyor.
Yerelde ise bu yatırım planlamalarının ve icranın sahibi yerel yönetimler yani belediyeler…
Belediyelerin de bu anlamda komisyonların eleğinden geçen yatırım projelerinin nihai karar merkezi, belediye meclisleri…
Ama sadece onların aldığı kararların tam anlamıyla kentin ihtiyacı olduğu veya projelerin gerçek anlamda beklentiye hizmet etmeye yetebileceği her zaman tartışma konusu.
Bu anlamda kentin sivil toplum kuruluşları, bu yatırımları yakından takip ediyor.
Yararını,
Uygunluğunu,
Yapılabilir olup, olmamasını,
Tespit oluna yapım bedellerinin ihale kanunlarına uygunluğunu kendilerince takip edip, raporlandırıyorlar.
Ama bu çoğu zaman yerel yönetimlerin yönetme anlayışına ters düşüyor.
Belki tartışılmak istemiyorlar.
Belki de bu itiraz ve tespitlerin hızlarını kestiğini düşünüyorlar.
Ama sivil toplum kuruluşları da kamu temsilcileri ve yerel yönetimler gibi birer gerçek.
Mevcudiyetleri ve kuruluş yazımlarında bu tür işleri takip etme, müdahil olma, gerektiğinde de itiraz etme tüzüklerinde var.
Bu minvalde bir tespit yaptıklarında gerekli prosedürü uyguluyorlar.
Kabul görmediğinde de yargıya gidiyorlar.
Ama onlar yargı sonucuna ulaşana kadar genel o projeler nihayetlenmiş, hayata geçmiş oluyor.
İlçe Minibüsleri Terminali’nde de aynı durum söz konusu.
Yargı bu anlamdaki imar değişikliğini iptal etmiş.
İptal etmiş ama İlçe Minibüsleri Terminali şu anda faal…
Karar uyulsa büyük bir kamu zararı oluşacak.
Uyulsa yargının kararı yok sayılacak.
Sanırım yeni dönemde en çok önem verilmesi gereken konulardan biride bu.
Yargı ya çok çabuk sonuca varmalı.
Ya da gerçekten şüphe ve endişe verici bir uygulama varsa daha temelden müdahale ederek işleyişi durdurmalı.
Yoksa işin doğrusu hiçbir zaman eğrisinin önüne geçemiyor.
İstim hep peşinden geliyor!