NE kadar soğuk bir kelime değil mi:
Ölüm!
Kim istiyor ölmeyi?
Yaşamaktan sıkıldım, artık ölmek istiyorum diyen…
Hatta ölmeyi yaşamaktan çok isteyen bile istemiyor.
Nefes almak güzel çünkü…
Geride bıraktığınız onca yıla rağmen hiç yaşamamış gibi yeniden her şeyi yaşamak.
Siz hayattan kopartacak kadar bunaltan onca şeye rağmen kendi iradenizle yaşamdan kopamamak.
Bakmayın siz;
‘Şimdi ölsem bir dirhem kanım eksilmez,’ diyenlere…
Aldırmayın siz;
‘Bu dünyada alacak nefesim kalmadı’ diyenlere…
Çünkü nefes alıyor olmak, güzel.
Yaşamak, her şeyden öte güzel.
Ama bir an geliyor, insan yaşamdan kopuyor.
Buna kader deniyor.
Ecel kapıyı çaldı deniyor.
O an yapacak bir şeyiniz yok son nefesinizi vermekten gayri…
Peki, bu kadar çırpınış, bu kadar hayata tutunma isteği niye?
Nedir sizi bu denli hayatta tutunma isteği?
Unutulmak korkusu değil mi?
Her insan, her nefis ölümü tadacaktır cümlelerini çok duydunuz.
Ölüp giden dostlarınızın arkasından söylenirken, kendinize hiç yakıştırmadınız.
Ama bugün.
Ama yarın.
Ama bir gün ben de siz de…
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar da…
Herkes.
Ama herkes bir gün ölümü tadacak.
İşte dün…
İşte bugün ölüp, bu dünyayı ve bizleri terk eden eski ve yeni dostlarımız var.
Hiç kuşku yok ki öldüler.
İnanıyoruz ki artık geri dönmeyecekler.
O nedenle, tüm çabanız unutulmamak.
Tüm derdiniz, ölürken yaşamak olmalı.
Bu da ancak nefes aldığınız günlerde haset ve kin tohumları ekerek değil,
İnsanları karşılıksız…
Yürekten ve isteyerek sevmek olmalı.
Ancak bu şekilde ölürken yaşayan olur.
Ve öyle kalırsınız.