İÇİNDE bulunduğumuz ortam çok siyaset konuşmaya müsait değil.
O nedenle özellikle deprem üzüntüsü yaşadığımız bugünlerde neden böyle bir konuya giriyorsun diyebileceklerden peşinen özür diliyorum.
Bir yerel siyasetçimizin söylemi üzerine konuya şöyle bir ufak dokunma ihtiyacı hissettim.
Ülkemiz 20 yıla yakındır bir AK Parti siyaseti yaşıyor.
Girdikleri tüm seçimleri bir şekilde kazandıkları gerçeği var.
Bunca yıldır alternatif bir siyasete kucak açacak bir halk temayülü de oluşturulamamış durumda.
Sadece son yerel seçimlerde özellikle metropol kentlerde iktidar karşıtı oluşturulan birlikteliğin kazanımlarına şahit olduk.
Halk bugüne kadar kendisine sorulduğunda, “Kime oy vereyim? Şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar ama en azından iş yapıyorlar” diyerek iktidarı destekledi.
Muhalefet liderlerinden hiçbirini de iktidar alternatifi olarak göremedi.
Bizimkisi gibi ülkelerde değişim zordur.
Cebi, midesi yanmadan halk kolayla tercihini değiştirmez.
Bu anlayışta doğal olarak muhalefettekilerin işini zorlaştırır.
Muhalefete umut bağlayamayan halkta bir şekilde tüm yanlışlarına rağmen iktidara yakınlaşır.
Geçenlerde girdiği seçimi kazanarak CHP Atakum İlçe Başkanlığı’nı kazanan kardeşim Turgay Özçelik’e gerek karşılaştığım bir cenazede, gerekse Gazete Gerçek’e yaptığı ziyarette bazı tavsiyelerde bulunmuştum.
İşiniz çok zor!
Koltuk, makam tatlıdır ama oturarak halkın gönlünde yer tutamazsınız.
İçlerinde bulunduğun tüm halk kesitlerinden edindiğim intiba;
“Muhalefet parti temsilcilerinin kendilerini ziyaret etmediği bunu ancak seçim zaman hatırladıkları” şikayetiydi.
Okuduğum bir metinde CHP’li Belediye Başkanı Cemil Deveci şöyle diyordu;
“Genel seçim erken olacak. Önümüzdeki seçimde mutlaka bir iktidar değişikliği olması gerek.”
Ama bu iş temennilerle olmuyor.
Benim sayın başkana tavsiyem yeni seçilen ilçe heyetine seçildikten bu yana ne kadar ziyarette bulunduklarını, oy oranlarının düşük olduğu bölgelerde nasıl bir çalışma planladıklarını sorması.
Halk siyasetçiyi bekler.
Öneri bekler.
Plan, proje bekler.
Hayatlarının nasıl değişeceğini öğrenmek, duymak ister.
Yani, seçimi kazanmayı istemekle, kazanmak aynı şey değildir.
Halk inanmayı, gönlüne girilmeyi bekler.
Bu da arzu edilen değişimin başlangıcı ve tetikleyicisi olur.