BAZEN toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren konularda gündemi sanki geriden takip ediyormuş gibi bir hissiyat oluşuyor.
Aslında öyle değil.
Öyle tarih ve günler var ki tarihini bırakın bir gün, bir yıl geçirseniz önemini kaybetmiyor.
Atatürk’ümüzün doğum tarihi…
Ölüm tarihi…
Cumhuriyetin ilanı…
10 Kasım…
23 Nisan…
29 Ekim tarihleri gibi.
Ben bu tarihleri bir gün, 10 gün, bir yıl sonra kutlasam o günler önemini yitirir mi?
Bazen de öyle günler vardır ki onları hayatın bir yılının, bir gününe sıkıştırmak bana saçma gelir.
Doğum gününüz, bir gündür ama sizin değerinizi bilmek, kutlamak için sadece bir güne sıkıştırmak anlamsız değil mi?
Mesela kadınlar…
Kadın anadır.
Kadın bacıdır.
Aksi düşünülebilir mi?
Şimdi böylesi hasletlere sahip bir cinsin ana olduğunu, bacı olduğunu yılın sadece bir gün mü hatırlamalıyız?
Doğrusu bu mu?
İşte ben buradan yola çıkıyorum..
O nedenle de, Dünya Kadınlar Günü olan 8 Mart’ı bugün kutluyorum.
Kadın, 8 Mart’ta da kadındır.
8 Aralık’ta da…
8 Temmuz’da da…
Çünkü kadınlarımız önemlidir.
Kadınlarımız kutsaldır.
Kadınlarımız baş tacıdır.