SEÇİM yaklaştı ya!
Üzerime üzerime geliyorlar.
Her seçimde bunu yaşıyorum.
Ne zaman bir genel…
Ne zaman bir yerel seçim olsa bütün partiler sözleşmiş gibi adeta rahatsızlık derecesinde arıyorlar beni…
‘Ne oluyor’, diyorum.
‘Sizi mutlaka aramızda görmek istiyoruz’ diyorlar.
Sizin görmek istemeniz yetmez halka da sormak gerek diyorum.
Biraz müsaade istiyorum.
Sonra en yakınlarımdan başlamak üzere kendi yakın çevreme…
Sonra da beni tanıyan dostlarıma danışıyorum.
Hepsinde bir mutluluk…
Bir güler yüz…
O zamana kadar görmediğim bir coşku yüzlerinde.
‘Geç bile kaldın. Sana yakışır’ diyorlar.
Birkaç günde haber yayılıyor her tarafa…
Tanıyan, tanımayan herkes benimle konuşup, memnuniyetini belirtmek için sıraya giriyor.
Benim biraz kararsız olduğumu görünce de bir ısrar, bir ısrar!
Şaşırmak sırası bu kez bana geliyor.
Bu kadar sevildiğimi, tanındığımı bilmiyormuşum meğer...
Ama benim tedirginliğim ve kararsızlığım devam ediyor bu arada.
Bu seferde inanılmaz bir ısrar furyası başlıyor.
Büyük bir baskı kuruyorlar üzerimde…
‘Ne yapsam başvursam mı acaba?’ diyorum.
Sonra bir parti yetkilisine başvuru ücretini soruyorum;
‘30 bin lira’ deyince noktayı koyuyorum.
Üzgünüm aday olamıyorum.
Bu kadar parayı sırf aday olmak için veremiyorum!