En uzun filmimizi izliyoruz ve sadece izleyenler ağlıyor! Filmin oyuncuları, uykularında ne olduğunu anlamadan tüm dünya üzenlerine yıkılanlar idi.
Biz sadece ağlayarak izledik, izliyoruz.
Deprem haberlerini izlemek çok acı veriyor. İçimiz kaldırmadığı için izlemeyenlerimiz ise sanki olanları inkar ediyoruz ve ihanet hissini yaşıyoruz. İzlemek de acı izlememek de…
Nasıl bir çaresizlik içindeyiz?
Bu bir kader değil, bizim sınavımız değil…
Ülkemin mühendislik-inşaat sınavı idi. Yıkılan binalara bakıyoruz; beton yok. Kum gibi dağılmış!
Beton blokları kumdan kolonlara mı yaptınız?
‘Kolumu mu keseceksiniz?’ diye soran küçücük çocuğun cesareti kadar vicdanınız yokmuş.
Ve bu sınavda hep bütünlemeye kalıyoruz!
Ama keşke sadece aldığımız not düşük olsa idi. Bu sınavı, binlerce insanımızın canı ve 80 milyonun acısı ile verdik.
Enkazdan çıkarılan her çocuk, her can 80 milyon insanı mutluluktan ağlattı.
Geç kaldık…
Depremzedelere ulaşmakta, enkaz altındaki insanlara ulaşmakta geç kaldık.
Atatürk 19 kişi ile Samsun’a çıkıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Ama 71 il ve 70 milyon insan, 10 dakikada 10 şehre girip insanlarımızın çığlıklarına koşmadık.
Depremi hissettim ve televizyonu açtım. Haber kanalları bile 20 dakika sonra alt yazı ile haber verdiler. Eleştirdiğimiz yabancı sosyal medya bile depremi anında verdi.
Ve biz iki gece yanınıza gelemedik…
Tüm aklımızla, tüm kalbimizle, tüm bedenimizle uyuştuk kaldık!
Bu bize yeter!
Bu çok büyük bir afet ve 1999 Marmara depremi ile karşılaştırılmayacak kadar büyük.1999 Marmara depremi ağustos ayında idi ve düşünün yıkılan bir binadaki kişi sayısını bilmiyorduk çünkü yaz ayı ve insanların büyük kısmı yazlık, tatil, sokak vb. dışarıda ve deprem 7.4 şiddetinde idi.
Bu yeni depremi ise kış ayı, gece herkes uykuda ve 7.7 şiddetinde yaşadık. Bu şu demekmiş; 7.4 ile 7.7 arasındaki 0.3 birimlik fark, 7.4 depreminden 3 kez olması imiş. Ve bu 10 ilimizi, onlarca ilçemizi ve yüzlerce köyümüzde olmak üzere, 100.000 kilometrekareden daha büyük bir alana hasar verdi. Bu kadar büyük olabildiğini anlamak da büyük zaman aldı.
Geç kalmak değildi belki. İnanamadık, bu kadar yıkıcı olabileceğine…
Depreme hazırlıksız diyorduk ya! Hazır olmadığımız şey arama-kurtarma imiş aslında. Yaşayarak öğrendik.
Ordumuz sadece ülke güvenliği için değil. Ülkemizin güvencesi imiş. Depremde ve afetlerde onun gücü yeter. Bu bize ders oldu. Önce sınavına girdik, sonra dersimizi aldık!
Bu acıya da alışacağız…
Bu acıyı da unutmayacağız ama zaman geçtikçe eski resimlere bakıp "ne kötü gündü" diyeceğiz.
Ama bundan sonra yıkılan düşmanlıklar olsun…
Savaş ihtimalleri yerine, deprem ve doğal afetlere hazırlık yapalım.
Yunan askerleri enkaz altından bir depremzedemizi çıkarıyorlar, birbirlerine sarılarak seviniyorlar ve Yunan televizyonlarında sevinçle haberlerde veriliyor. Hayata döndürdükleri vatandaşımızın sedyesinin bir kenarından Yunan askeri, bir köşesinden Türk askeri taşırken çekilen resim bu yıkımın, en büyük yapısı olsun.
Ukrayna…
Savaştan yerle bir olmuş Ukrayna…
90 kişilik arama kurtarma ekibini yolluyor. Kendi ülkesinde bombalarla yıkılan binaların enkazları yerine bize yolluyor.
Son olarak,
Bir gece ansızın yıkıldık!
Bir gece ansızın geldiler!
Yardımımıza koşan ülkeler.
Siz 80 milyon insanın sadece umutlarına koşmadınız, kalbimizi kazandınız.
Sonsuz minnettarlıkla HOŞGELDİNİZ…
AVUSTRALYA-YENİ ZELANDA
ABD
AZERBAYCAN
YUNANİSTAN
KATAR
JAPONYA
ALMANYA
İNGİLTERE
BULGARİSTAN
İSVİÇRE
ÇİN
TAYVAN
LÜBNAN
HİNDİSTAN
HOLLANDA
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
ÇEKYA
FRANSA
RUSYA
ÖZBEKİSTAN
İSPANYA
BELÇİKA
İSRAİL
İTALYA
GÜRCİSTAN
PAKİSTAN
AVUSTURYA
HIRVATİSTAN
ERMENİSTAN
UKRAYNA