Bu yazımız biraz tıp dışı olmakla birlikte, ruh sağlığımızı ve insanlarla olan iletişimimizi ilgilendirdiği için kaleme almadan duramadım.
Son günlerde ülkemizde yaşanan ve insanlarımızı bölen, ayrıştıran bir sürü anlamsız ve istenmeyen olaylar yaşıyoruz. Sosyal medyada insanların olaylara tepkileri, seçim zamanı yaklaştıkça daha çirkin bir hal alıyor. İnsanlarımız artık her doğrunun kendi doğrusu olduğunu düşünüp karşısında olan kişilere ne söz ne de yaşama hakkı vermemek gibi bir psikolojiye giriyor.
Öncelikle şunu unutmayın;
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan bizlerin birlik ve beraberliği, bizim en büyük sigortamız. Irak, Suriye, Afganistan gibi birlik ve beraberlik içinde olmayan, birbirlerini hoşgörü ile kabul etmeyen binlerce insana kapılarımızı açtık ve halen ev sahipliği yapıyoruz.
Eğer bizi de ayrıştırıp bölerler ve ülkemizde huzursuzluk, bugün yaşanan hoşgörü ortamı olmazsa, bize kapılarını açacak, “Sizin çocuklarınız bizim çocuklarımızla koyun koyuna yatıyor” diyen bir liderin kurduğu ve bizim çocuklarımıza kucak açacak hiçbir ülke yok.
Ya bu topraklarda öleceğiz ya da birlik olacağız.
Şuna eminim, bu ülkede yaşayan herkes eğer ülkemizde Suriye, Afganistan vb. ülkeler gibi iç savaş, güvenlik sorunu yaşarsa; kimse başka bir ülkeye sığınıp çocuklarının karnını doyurmak için başka ülkenin sokaklarında yatmaz ve çocuklarının karnını doyurmak için başkalarının ekmek vermesini içine sindirmez, sindiremez.
Evimiz yıkılsa, savaş çıksa Türk-Kürt-Alevi-Sünni demeden gönül rahatlığı ile komşumuza sığınırız ve çoluğumuzu, çocuğumuzu, eşimizi, ailemizi komşuya emanet ederiz ama asla başka bir ülkeye sığınıp onların verdikleri ile karnımızı doyurarak onurumuzu çiğnetmeyiz.
Biz; bize gelen herkesi bağrımıza basarız ve zamanı gelince onurlu olarak ülkelerine dönmelerini sağlarız. Yani başka Türkiye Cumhuriyeti yok.
Ölürüz; yine o muhtaçlığı yaşamayız, yaşatmayız. O yüzden bizim gidecek başka bir ülkemiz yok ve kapı komşumuza muhtacız, kardeş gibi geçinmek zorundayız. Birilerinin kutsal değerlerimize ve birliğimize kabul edilemez sözleri, sadece kişiyi bağlar. Bunu orantısız ceza olarak tutuklayarak insanları ayrıştırmak kabul edilemez.
İslam’ı ve Kuran-ı Kerimi okurken ve anlarken hep söylenen bir söz vardır. Bilindiği üzere herkes, kendi yaşadığı devrin çocuğudur ve arkadan gelen nesiller tarafından da o devrin kültürü esas alınarak değerlendirmeye tâbi tutulmalıdır.
Toplumlar, ortak birikimin neticesinde hâsıl olan ‘örf’lere göre yön bulurlar ve bunların hesaba katılmadığı yerde, o toplum hakkında karar verme konumunda olanların isabetinden söz etmek oldukça zor, hatta imkânsızdır.
Yani nasıl yaşanan her olayı devrine göre düşünmek ve karar vermek gerekirse, bugün de sadece dinimizin değil, tüm dinlerin de o devrin şartlarına göre düşünmek, kabul etmek ve yaşamak zorundadır.
Bugün teknoloji ve bilgi çağındayız. Dünyanın her yerinde yaşanan ve yaşatılan her şey anlık olarak sosyal medyadan ve internetten izlenebiliyor. Artık çocuklarımızı bilgi ve teknoloji çağından koparmak imkansız. Artık insanları giydiklerine ve düşündüklerine göre yargılamayın.
Ya çocuklarımızı tamamen telefon, tablet, bilgisayar, televizyonlardan uzak kapalı bir toplumda yetiştireceğiz ya da doğruyu yanlışı ayırt etmelerini; kendilerine ve başkalarına zarar vermemelerini öğretmeliyiz.
Allah’a sadece bireysel ibadet ederek değil ‘Yaratılanı severim yaratandan ötürü’ mantığı ile hoşgörü ve insanlara faydalı olacak işler yaparak O’na layık olmalıyız.
Kaldı ki İslam, kimsenin korumaya ihtiyacı olmayacak kadar mükemmel bir felsefeye sahiptir.
Peygamberimiz dışında hiçbir insanın da sahip çıkmasına da ihtiyacı yoktur. Avrupa’da dinimize yapılan hakaretler dahil, hiçbir insanın da aklından geçen ve ağzından çıkanlarla zarar görmesi veya sorgulanması da imkansızdır. Sadece emirlerini yerine getirin. Bu emirler açıkça bildirilmiştir ve birkaçından örnek verelim;
"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır." (Bakara, 2/256)
"Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin." (Gaşiye, 88/22)
"Biz peygamberler baba bir kardeşleriz, hepimizin dini birdir." (Buharî, Enbiya, 48).
Son söz olarak; dini eteklisi de bizim mini eteklisi de...
Karşınızdaki kişi veya kişilere hitap ederken, Peygamber Efendimizin hepimizin bir sözünü hiç aklınızdan çıkarmayın “Allah bir kavmin (milletin) devamını ya da gelişmesini dilerse, onları hoşgörü ve iffetle rızıklandırır.”
Siz tam tersini yaparak bizi ayrıştırmıyor musunuz?
Sonumuzu hazırlıyorsunuz, kültür mozaiğimizi ve bir milletin zenginliğini bitiriyorsunuz.
Bizi bulkadar net ve güzel anlatan çok az yazı okumuştum. O kadar doğru ki, okurken gözlerim doldu. Biz başkalarının sokaklarına sığmayız ve biz kendi yaramızı ancak kendimiz sararız. Teşekkürler bu güzel yazı için.
Sayın hocam ; ben yaklaşık 30 yıldır OMU deyim , evet bu anlattıklarının yaşandı ancak şükür bitti ! Şimdi İHA SİHA ile meşguller.
Teşekkür'ler bunun üstüne yazılacak bişey olamaz anlayanlara selam olsun sizin yüreğinizden öpüyorum ????????????????????????????❤????????
Teşekkürler hocam emeğine yüreğine kalemine sağlık diliyorum sevgilerimizle saygılar sunuyorum