1960’lı yıllara uzanıyoruz. Minimalizm akınının doğduğu yıllara. Aslında bu akım bize “less is more” (az ama öz) felsefesini hatırlatıyor yani az, çoktur. Sadeliğin verdiği çokluk duygusu ile hareket eden bir akım. Modern sanat ve müzikte başlamış ilk olarak, devamında günümüze ulaşmış. Öyle ki bırakın felsefi açıdan, mobilyalarda, yaşam biçiminde, kılık kıyafette, müzikte, sanatta kısaca hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.
Peki, nedir minimalizm? Minimalizm için kısaca sadecilik diyebiliriz aslında. Sadeliğin ve nesnelliğin ön planda tutulduğu bir akım. Minimalizm, ABC sanatı ve minimal sanat olarak da ifade edilebiliyor. Müzik ve görsel sanatlarda kullanılsa ve her ne kadar bir sanat akımı olarak ifade edilse de aslında hayatın her yerinde karşımıza çıkıyor. Öyle ki minimalizm kavramını günümüzde bir yaşam felsefesi olarak görenler de büyük çoğunlukta.
Sadeciliğin amacı minimalizm fikrinden yola çıkarak yaşam tarzımızı değiştirmek olduğu için bu yazıda daha çok minimalist yaşam felsefesinden ve minimalizmin ne demek olduğundan bahsedeceğiz.
Minimalizm hakkında ne biliyorsunuz?
Minimalizm, Türkçe karşılığı ‘sadecilik’ olan ve son yıllarda popülaritesi giderek artan bir yaşam şekli, bir felsefi akım.
Minimalist nedir?
Minimalist olmak demek, hiçbir şeye sahip olmamak ve hayatı basit yaşamak değil aksine, sadece gerekenlere sahip olmak, kendine ve hayata daha çok zaman ayırmak, hayatı daha nitelikli yaşanılır hale getirmektir. Paranın, nesnelerin önemini ve gücünü bilmek, ancak bunun sizi kontrol ederek mutsuz etmesine izin vermemektir.
Minimalist yaşam nedir?
Minimalizmin 60’lı yıllarda bir sanat akımı olarak ortaya çıktığından bahsetmiştim. Bir yaşam tarzı olarak gündeme gelmesi ve medyada geniş biçimde yer bulması yakın tarihle ilişkilendirilse de aslında minimalist yaşam tarzının kökleri çok daha eskiye dayanıyor. Küçük bir araştırma yaptığımızda basit ve sade yaşama fikri neredeyse tüm eski uygarlıklarda ve dinlerde kendisini gösteriyor.
Hristiyanlıkta marangozluk yapan İsa’yı sade bir yaşam biçimini benimsemiş ve çevresindekilere de bunu anlatırken görebilirsiniz. Hindistan’da bir prens olarak hayatına başlayan Buda’nın varlık içindeki yaşamını terk ederek kutsal bir derviş olma hikayesini okuyabilirsiniz. Antik Yunan’da bir fıçının içinde yaşadığı rivayet edilen Diyojen’e göre, erdemli bir insan olmanın yolu sade bir yaşamı benimsemekten geçer. O zamandan bu zamana pek çok din adamı, yazar ve felsefeciyi bu yaşam tarzını anlatırken bulabilirsiniz.
Minimalist yaşam; insan hayatındaki maddi ve manevi unsurları, ihtiyaçlara göre sınırlayıp en aza indirgeyerek, daha fazla hareket serbestliği, yaşam konforu ve kalitesi kazandıran yaşam şekli anlayışıdır.
En basitinden evimizde kullanmadığımız eşyaları, dolabımızda giyinmediğimiz giysilerimizi elden çıkarabiliyor muyuz? Hatta ve hatta gereksiz düşüncelerden zihnimizi ne kadar temizleyebiliyoruz? Bunu arkadaş ilişkilerimizde, yiyecek-içeceklerimizde düşüncelerimizde, konuşmalarımızda vs. ne kadar uygulayabiliyoruz.
Peki, ne oldu da antik çağlardan beri bilinen bir yaşam tarzı birden bu kadar popüler oldu?
Tüketimcilik kavramı dünyada yayıldıkça bu fikre karşı çıkan yaşam tarzları ortaya çıkmaya başladı. Sade yaşam, doğal beslenme, sıfır atık, gibi kavramların hepsi tüketim toplumuna bir tepki olarak doğdu ve her biri farklı bir açıdan alternatif yaşam biçimleri sunmaya başladı. Minimalizm tüm bu kavramları kapsayan bir çatı terim olarak evrilmeye ve kullanılmaya başladı. Hayatın her alanında sadeleşmeyi ve bilinçli bir yaşam sürmeyi özgürleşmenin alternatif bir yolu olarak insanlara sundu.
Sahip olduğumuz şeyler işimize yarıyor mu, yaramıyor mu? Bu sorunun cevabı hayatı sade yaşamak isteyenler için altın soru değerinde. İşimize yaramayan şeyleri (şey sözcüğünü maddi ve manevi iki anlamda da kullanabiliriz ) satın almanın veya elde tutmanın bir manası yok öncelikle bunu benimsememiz gerekiyor.
Minimalizmin sloganını ‘az ama öz’ olarak belirtecek olursak yaşamımızın ne kadar kolaylaştığını ve farkındalığını arttırdığını görmek keyifli bir yaşam sürmemizi ve her anından zevk almamızı sağlayacaktır bunu unutmayın.
Bugünkü yazımızı da Platon’un 2400 yıl önce söylediği şu sözle bitirelim:
“Önemli olan, hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.”
Çok ama çok guzel yorum . Evet önemli olan az seye ihtiyaç duymakdi. Eline kalemine kuvvet. Iyi varsiniz
Teşekkür ederim Aylin Hanım.