10 haftalık periyodu geride bıraktık bu hafta…
3 galibiyet, 5 beraberlik, 2 mağlubiyet; 14 puan, 1.4 puan ortalaması.
1 teknik direktör, 1 scaut, 1 gelişim direktörü vs. geride bıraktıklarımız.
Lige başlarken kurulan kadro için bende dahil alkışlamaktan ellerimiz şişti, gelinen noktada kadro yapısı içinde hala bazı sıkıntılar yaşadığımız da aşikar.
Teknik kadro değişikliğine gidildiğinde Hüseyin Eroğlu isminin imzasına kadar bende dahil birçok isim telaffuz ettik. Hüseyin Eroğlu imzayı attıktan sonra ise bir beklenti içine girdik. Bu isimden kimse kısa vadede mucize beklemesin.
Hüseyin hoca ile uzun vadede çok iyi işler çıkacağına inancım tam. Bununla birlikte kısa ve orta vadede bu takımın çok ciddi hedefleri ve beklentileri bulunmakta.
Takımı isim isim ele aldığımızda her teknik ekibin sahip olmak istediği bir ekip deniliyor.
Lakin sahaya çıktığımızda bambaşka bir kimlik bizi karşılıyor. İki haftalık maç grafiğinde akılalmaz hatalar zincirinin getirisi 1 puan, o da iç sahada. Yeni hocanın sabır sınırlarının kabulü içinde değerlendirilebilir bunlar. İleriye dönük bir aydınlanma var mı diye bakacak olursak, hoca ikinci hafta kadro mühendisliğinden dem vurunca haydaaaaa demek geliyor içimizden.
Evet, sakatlıklar ve cezalılar dengeyi bozabiliyor. Kadro derinliğinde sıkıntımız yok sanıyorduk. Maalesef öyle değilmiş.
Takım içi dinamiklerin bu kadroda yeri yerinden oynatması gerekirken, sanki bir balans bozukluğu var gibi düşünmeye iten sebepler ortaya çıkıyor. Laura’nın son maçta bile isteye isteye, göz göre göre Ahmet Sagat’a pası atmaması acil iç dinamik de çözülmesi gerekli bir sorun gibi durmakta.
Bu zamana kadar Hüseyin hocamızın kolej havasında takımlar yönetmesi ve gençlere yönelik bakış açısı beni umutlandırırken yıldız futbolcu kaprisi (şımarıklığı) üzerinde çok ciddi çalışması gerekliliği de korkutuyor.
İlerleyen haftalarda yaşayıp göreceğiz.
Son paragrafım Emin Kar ağabeyime…
Futbol sektörü derneğinin anma gecesine davet edilmiş olmama rağmen katılamamış olmamdan dolayı önce Mustafa kardeşimden, Yıldız ablamdan ve organizasyon komitesinden özür dilemek isterim.
Bir efsanenin vedasında ve anma gecesinde emeği geçen kim varsa hepsinin ellerinden ayaklarından öperim.
Emin Kar ağabeyimin başkanlığı döneminde yanında ve veya arkasında bulunmaktan, ekibinde çakışmaktan onur duyduğumu, kötü günde kellesini ortaya koyduğu gün biz gençlere güvenerek yola çıkması sonrası, ekibini yenileyebilecek iken bizlere inanıp başarıyı kovalayabilmesinin hiç tesadüf olmadığını ispatlaması unutulmaz unutturulamaz.
O yüzdendir ki; O genç ekip hala Samsun’da, hala Samsunspor’da görmek isterseniz, bilmek isterseniz…
Ama işinize gelmez çünkü sizler büyük Samsunspor’lusunuz.
O yüzdendir ki ‘İYİ GÜNDE HERKES VAR KÖTÜ GÜNDE EMİN KAR.’