Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını özellikle de -Osman Kavala kararı- başta olmak üzere diğer AİHM kararlarını uygulamama konusundaki ısrarı, başına dert olmaya devam ediyor.
Son olarak Avrupa Parlamentosu son derece “olumsuz” bir kararı daha kabul ederek, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine bir engel daha koydu.
Yeni karar nedir derseniz; Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye hakkında hazırlanan 2022 yılı raporunu kabul etti. Raporda Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin "mevcut koşullar içinde" yeniden başlatılamayacağı belirtilirken, AB'ye üyelik yerine daha "gerçekçi" bir çerçeve bulmaya yönelik sürecin başlatılması tavsiye ediliyor.
Her satırı Türkiye Avrupa Birliği'ne üyeliğine yönelik son derece üzüntü verici ifadeler içeren bir rapor.
Ne deniliyor tekrarlayalım; ‘Mevcut koşullar içinde Türkiye'nin AB'ye katılım süreci yeniden başlatılamaz’dan tutun da 'AB'ye üyelik yerine daha "gerçekçi" bir çerçeve bulunmalı'ya kadar.
Üstelik bu rapor, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda yapılan oylamada 18'e karşı 434 oyla kabul edilmiş durumda. 152 milletvekili ise çekimser oy kullandı.
Raporda Türkiye'deki demokrasi, yargı ve medyanın bağımsızlığı ile farklı etnik ve dini gruplarla kadın ve LGBTİ haklarına yönelik bir sürü sorun ayrıntılarıyla yer alıyor.
En dikkat çekici olanı ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının tümüne uyma çağrısı yapılması.
Raporda Türkiye ayrıca, çevre ve iklim eylemiyle ilgili AB direktifleri ve kanunlara uyum konusunda ilerleme kaydetmeye davet ediliyor.
Tamam, AP'nin raporları, tavsiye niteliği taşıyor ve bağlayıcılığı bulunmuyor ama yine de söz konusu raporun 434 gibi bir milletvekili sayısıyla kabul edilmiş olması, Avrupa Parlamentosu'ndaki milletvekillerinin Türkiye'ye olan bakış açılarını göstermesi bakımından da oldukça dikkat çekici.
Şimdi bazıları çıkıp diyecekler ki Avrupa Birliği bize karşı önyargılı, bu yüzden de bizi Avrupa Birliği'ne almak istemiyorlar, zaten de 'onlar Hristiyan Kulübü almayacaklardı.'
Biz acaba hiç kendimize sorduk mu, bir de madalyonun diğer tarafına baktık mı?
Bir kez de mesela 'acaba biz demokrasi, yargı bağımsızlığı, insan hakları konularında ve ekonomide yanlış mı yapıyoruz' diye sorduk mu kendimize?
Sormadık efendim.
Biz istiyoruz ki hukukun üstünlüğü ve demokrasi reformu kenarda dursun, faiz enflasyondan düşük kalsın, talep fazla olmasın, yabancı sermaye gelsin, yatırımlar artsın, ekonomi büyürken enflasyon da düşsün.
İşte öyle olmuyor.
Elin Avrupalısı geliyor; hukukun üstünlüğü ve demokrasi konusunda özürlü olduğunu yüzüne çarpıveriyor.
Keşke dünya bizim istediğimiz gibi dönse ama.
Ne yazık ki böyle bir dünya yok!
***
Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) kullanılan krediler ve kredi kartı alacakları ile ilgili temmuz ayı verileri belli oldu. Buna göre krediler ve kredi kartı borçlarını ödeyemeyip takibe düşenlerin sayısı 180 bine çıkarak temmuzda aylık yüzde 52 artış gösterdi.
***
Uluslararası kredi derecelendirme şirketi Fitch raporunda Türkiye ekonomisinin bu yılın 2'nci çeyreğindeki beklenenden daha güçlü büyümesinin ardından bu yıla ilişkin ekonomik büyüme tahmininin yüzde 2,5'ten yüzde 4,3'e yükseltildiği kaydedildi. Fitch, Türkiye ekonomisinin 2024'te yüzde 3 ve 2025'te ise yüzde 3,4 büyümesini bekliyor.