Atalarımız ne güzel söylemişler; "Ayarını bozduğun kantar, gün olur seni tartar."
Bilmiyorum takip ettiniz mi? Bütçe açığımız son yılların rekorunu kırdı, 20 yılın zirvesine çıktı.
Ne kadar mı? Türkiye'yi sarsan deprem felaketinin yaşandığı 2023 yılında bütçe, 1,37 trilyon TL açık verdi. Böylece bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5,3'e çıktı.
Niye böyle oldu kısaca hatırlatalım. Hani dedik ya, 'Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni tartar' diye, işte o yüzden. Enflasyonla mücadelede gereken en önemli enstrüman sıkı para ve maliye politikasıdır. Ama biz ne yaptık. Sıkı para politikası yerine faizi düşürdük, bunun sonucunda dolar kuru ve enflasyon patlattık. Bütün bu yanlışların üzerine Şubat depremi de gelince bütçe tümüyle denetimden çıktı. Bu gelişmeye karşın Türkiye, yıl ortasına kadar düşük faiz politikasını sürdürmeye ısrarla devam etti.
Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yani yılın ortasında ise yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesiyle (Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan) para politikasındaki büyük yanlıştan yavaş yavaş dönüş başladı. Merkez Bankası politika faizini artırdı, talebi ve döviz kurunu denetlemeye yöneldi.
Ama unutulan bir şey vardı ki oda maliye politikasıydı. Yani kamu kesiminin harcamaları. Aklınıza ne gelirse kamu kurumları, belediyeler inanılmaz bir israf içindeydi ve bu yolda aynen devam etti. Neden? Çünkü 'itibardan tasarruf olmaz'dı.
İtibar elbette önemli. Hele de Türkiye gibi bir ülke için. Ama biz de bu 'itibar' olayını sanki fazla abarttık. Baksanıza tam bir faciaya yol açmış gibi. Bence artık Türkiye'nin "tasarrufla itibar' olabileceğini anlamamız gereken bir noktaya gelmiş durumdayız.
Tamam o zaman kamuda mali disiplin uyguladık diyelim; 700 milyar TL'lik açığı kapatabilir miyiz? Bir bölümünü evet. Ama çok ciddi önlemler alırlarsa. Nedir o önlemler; ilk aklıma gelenler milletvekili sayısının yarıya düşürülmesi olabilir mesela. Ya da kamuda çalışan personel sayısının azaltılması, arabaların, uçakların satılması, lüks binaların, lojmanların satılması gibi…
Bu arada unutmadan hatırlatayım; Hükümetin 2024 yılı için öngördüğü bütçe açığı ise 2 trilyon 652 milyar TL. Bu maliye politikasıyla hedeflerin tutmayacağını, önümüzdeki yerel seçimleri hatırlayıp, seçim ekonomisine yönelik kesenin ağzını açıldığını hatırlarsak, şimdiden görebiliriz.
Diğer taraftan bütçe açığı bu boyutta ise bu açığı kapatmak için ne yapılıyor sizce? Birincisini zaten tahmin edersiniz, para basılıyor. İkinci yol ise borçlanma.
O zaman yeniden soralım; 2024 için bütçe açığı 2 trilyon 652 milyar TL olarak öngörülüyorsa. Bunu sağlamak için yapılacak demektir.
Kısa ve net; hadi bakalım pamuk eller cebe kıymetli vatandaşlar. Kahin olmaya gerek yok, yerel seçimlerden sonra ya yeni vergiler salınacak ya da verilerde büyük artış yapılacak.
Gelsin bakalım çifter çifter vergiler. MTV'den alıştık ne de olsa!
Ne de olsa kantar bozuldu bir kere!