Türkiye'de bir dönem 'Güneydoğu'daki kadın intiharları' çok konuşulmuştu.
Hatta bu intiharlar Birleşmiş Milletler'in de dikkatini çekmiş, rapor hazırlamak üzere temsilcilerini Türkiye'ye göndermişlerdi.
Şimdi bir 'intihar'lar zinciri daha Samsun'da ortaya çıktı. Ama bu kez sadece kadınlarla sınırlı değil. Özellikle son 3 aydır Samsun'da üst üste yaşanan intiharlarda 20'ye yakın insan, yaşamına son verdi. En son yaşanan intihar olayı daha dün Bafra'da yaşandı. Güpegündüz bir vatandaşımız canına kıydı.
Son dönemlerde yaşanan bu intihar olaylarına karşı hala 'münferit' birer vaka olarak görmekten öteye gidemiyoruz.
Yıllar önce Fransız sosyolog Emile Durkheim intihar vakalarına karşı basit ve bir o kadar cesur şu soruyu sormuştu. “İnsanlar niçin intihar eder?”
İşte tam olarak bu soru ile işe başlamalı ve olaya yaklaşmalıyız.
Sanırım Samsun'da gerçekleşen bu intihar olaylarını 'münferit' bir vaka olarak görenlerin, bu eserden haberi yok ya da yokmuş gibi davranıyorlar.
İntihar eylemi sosyolojik bir vakadır ve bu olayların gerçekleşmesinin nedenleri de açıktır; ekonomik darboğaz, siyasi belirsizlik, toplumsal yozlaşma vb.
Ne kadar kabul etmesek de insanlar aç olduğu veya aç olan sevdiğinin karnını doyuramadığı için intihar eder. İşsiz ve bir geleceği olmadığını düşündüğü an intihar eder.
Resmi kurumlara olan güvenini kaybettiğinde, sığınacak bir limanı kalmadığında, hakkını savunacak bir adalet ve yargı sisteminin olmadığını düşündüğünde, iyiden iyiye yalnızlaştığında intihar eder.
Ekonomik anlamda borçlandığında ve borçlarının sadece faizini ödemek ile boğuştuğu sıralarda ya da hayalindeki eve, işe el konulduğu sıralarda intihar eder.
Siyasi anlamda mağdur olduğu sıralarda, gelecek kurmak adına verdiği çabanın, emeğinin çalındığı, kendisinin oturması gereken yerde haksız yere başkalarının oturduğunu gördüğü sıralarda intihar eder.
Tüm bu yaşanan olaylara karşı toplumun çaresiz olduğunu anlamaya başladığı ve kimsenin ona yardım edemeyeceğini düşündüğü sıralarda intihar eder.
Yani medyada yansıtıldığı için, sürekli haber yapıldığı için ya da deli oldukları için intihar etmezler bu insanlar…
Ülkemizde uzunca bir süredir ekonomik ve toplumsal sorunlara yeterli çözümler üretilemiyor. İşsizlik, yoksulluk, dışlanmışlık toplumda almış başını gidiyor.
Çocuğunun karnını doyurmaya çalışan bir babanın/annenin feryadı, emeği çalınan bir üniversiteli gencin çığlığı, borçlarından bunalıma giren bir esnafın feryadı Samsun'da son dönemde her gün her yerde yükseliyor.
Başta kamu idaresi olmak üzere tüm sivil örgütlerine, en çok da dayanışma ve paylaşımdan uzak yaşayan herkese soruyorum;
Bu çığlıkları 'sonradan duymaya' daha ne zamana kadar devam edeceksiniz?