…
Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınır da derdimi bilmez
Dumanın savurur halimi görmez
Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez
…
Hepimizin dilimizden düşürmediği 'Kara Tren' türküsünün Şair Özhan Eren'e ait dizelerini hatırladım, bu hızlı tren meselesini düşünürken…
2015 yılıydı, etüt çalışmaları yapılan Kırıkkale-Samsun hızlı tren hattının detayları, bir toplantı ile kamuoyuna duyurulduğunda.
Aslında 2006 yılından bu yana Samsun'da konuşuluyordu, bu hızlı tren meselesi.
Müjde müjde üstüne, gelecekti, gelmeyecekti, seçim mitinglerinde 2023'te kesin gelecek vaatlerine rağmen yıl oldu 2022 ama hala ilerleme yok.
Neydi proje? Ankara-Sivas hızlı tren hattının 112. kilometresinden ayrılan ana hat, sırası ile Delice, Sungurlu, Çorum, Mecitözü, Merzifon, Havza ve Kavak’ı izleyerek Samsun’a ulaşacak.
Güzergahın uzunluğu 284 km. Böylece Samsun-Ankara arası yaklaşık 400 km. olacak.
Proje kapsamında Kırıkkale-Samsun Doğu Yönlü Bağlantı Hattı, Merzifon-Amasya-Turhal Bağlantı Hattı oluşturulacak.
Bu hızlı tren konusu öylesine yılan hikayesine dönüştürüldü ki 2017 yılında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın "Etüt çalışmaları bitirilen ve Samsun’u Ankara’ya 2 saatte ulaştıracak hızlı tren projesinin güzergâhı Karadeniz’in diğer illerinden gelen talepler üzerine uzatılma kararı alındı” açıklamalarıyla daha da arap saçına döndü.
Haydaaa! Daha ortada Ankara-Samsun hızlı tren hattı yok ama işin içine diğer Karadeniz illeri de sokuluverdi.
Sonuç olarak; yıllardır kim erken kalkıp mikrofonu kaptıysa Samsun'a hızlı tren müjdesi verdi. Ancak görünen o ki müjde çok, icraat yok.
Hızlı trenin 2023’te Samsun'a gelmesi artık hayal bile edilemeyecek durumda.
Bunu zaten tahmin ediyorduk da hiç olmazsa, bir türlü bitiremediğiniz Samsun-Sivas demiryolu hattını hizmete açsaydınız bari.
'Hızlı tren' diye diye Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da mı olduk nedir.
Yoksa bir demiryolu hattı 8 yıldır niye açılamasın?
***
13 Nisan 2009'da hukuk tarihinin en kara günlerinden birini yaşamıştık.
Sabah saatlerinde Ergenekon Soruşturması kapsamında, eş zamanlı olarak yapılan polis baskınlarında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan ve ÇYDD Yönetim Kurulu üyeleri gözaltına alınmıştı.
Sonrasında sahte dijital kayıtlar oluşturularak Prof. Dr. Türkan Saylan’ı ve ÇYDD’yi itibarsızlaştıracak sahte deliller oluşturuldu. Üstelik Türkan Saylan'ın sağlık durumu göz önünde bile bulundurulmadan.
İşte 13 Nisan; CİA-FETÖ militanlarının önce toplumu sonra da devleti ele geçirmek adına ülkemizde yaşattıkları hukuk katliamının günüdür.
Türkiye'de kız çocuklarının eğitim görmesi için büyük mücadele veren Türkan Saylan'ı rahmetle anarken, bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum; tüm emperyalist müdahalelerin ve darbelerin panzehiri demokrasidir!