Dün bir işim gereği, Türkiye'nin sayılı bankalarından birisinde bir müddet sıra bekledim.
Bu sırada veznedeki görevliyle müşteriler arasındaki diyalogları da duyuyorsunuz haliyle. Mesela yaşlı bir teyze, önce hesabında kaç lira olduğunu sordu. Emekliymiş. Banka görevlisi hesabında 7 bin 450 lira olduğunu söyleyince itiraz etti: "Ama nasıl olur? Hani 7 bin 500 TL olmuştu maaşlar."
Çevreden müdahale eden bir beyefendi, 'doktora gitmişsinizdir, ilaç parası kesmişlerdir' diye seslendi. Bunun üzerine yaşlı teyze de "Baksana şu işe. Çocuklar emekli maaşı az diye yakınırlarken, aman susun onu da kesmesinler diyordum. Hakikaten, bir sebep bulup onu da kesmişler" deyince bankadakiler zorla olsa gülümsedi.
Evet, durum ne yazık ki böylesine iç karartıcı. Emekli adeta acınacak halde.
Türk-İş dün açlık sınırının 11 bin 658 TL, yoksulluk sınırının ise 37 bin 974 TL'ye çıktığını açıkladı.
Bunun anlamı şu; Hani temmuzda asgari ücrete zam gelmişti ya çalışanların cepleri daha asgari ücreti görmeden, açlık sınırı asgariyi aştı bile.
Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti' de aylık 15 bin 123,60 TL'ye ulaştı.
Türk-İş ayrıca, temmuzda süt ve yoğurt fiyatı değişmezken peynir fiyatlarının ortalama yüzde 4 zamlandığını açıkladı.
Daha bir kaç gün önce Samsun'da 200 gramı 5 TL'den satılan ekmeğin gramajı 220 grama, fiyatı da 7.5 TL'den satılmaya başlanmadı mı?
Bu arada Samsun'da ulaşıma gelen zammı da unutmayalım. Tramvay fiyatları 9.5 TL’den 12 TL’ye yükseldi. Dolmuş fiyatları ise 13 TL.
Yani bu temmuzda enflasyon canavarı coştukça coştu. Zaten yüksek enflasyon altında yaşıyorduk ya böylesine bir pahalılığı neden yaşadık ki?
ÖTV düzenlemesinin de etkisiyle akaryakıta gelen zam üstüne zamlar, mesken ve dükkân kiralarındaki artışlar patladı. O yüzden fiyatlar da uçtu gitti.
Türkiye, her türlü maliyet artışının fiyat geçişkenliğinin çok yüksek olduğu bu dönemden geçiyor.
Ama asıl üzücü olan ne biliyor musunuz; ekonomide son 20 yılın getirdiği en acı günleri yaşıyoruz.
Pahalılık, zamlar, geçim sıkıntısı yüzünden insanların eğlencesi ve gülümsemesi gitti.
Düzeleceğine dair umudum da yok doğrusu…