Yıllarca TBMM başta olmak üzere başbakanlık ve siyasi parti muhabirliği yapmış bir gazeteci olarak en sevdiğim alan yine de ekonomi muhabirliğiydi.
Hala da dikkat ettiyseniz yazılarımın ağırlıklı bölümünü daha çok ekonomiye ayırırım. Hele de son yıllarda.
Daha önce ekonomide Türkiye'nin içinde bulunduğu Orta Gelir Tuzağı'na ilişkin birkaç kere yazı yazdığımı hatırlıyorum.
Örneğin TÜİK verilerine göre; Samsun’un kişi başına GSYH büyüklüğü 2021 yılında 6 bin 110 dolar ile 2007 yılındaki 6 bin 646 dolar seviyesinin altına inmiş olduğunu daha bir yıl önce yazmıştım.
Son gelen veriler daha da kötüyü işaret ediyor. Samsun’da 2022 yılında kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla ise TÜİK verilerine göre 113 bin 528 TL. Yaklaşık 4 bin dolar seviyesine kadar gerilemiş durumda.
Yani 2022’deki seviye, reel olarak hala 2007 seviyesine bile dönebilmiş değil hatta onun da çok gerisine düşmüş durumda.
Duruma bir de şu açıdan bakın; Türkiye'nin milli gelirinin yarısına yakın kısmını (451,1 milyar dolar) en üst gelire sahip 17 milyon kişi paylaşıyor. En düşük gelire sahip 17 milyon kişinin paylaştığı gelir ise 53,5 milyar dolar.
Arada bırakın uçurumu, dağlar, denizler var.
Gelin görün ki buna rağmen toplumun en düşük gelirli kesimi, en yüksek gelirli kesimin yiyip içmesine, gezip tozmasına bakarak "AVM'ler dolu, trafik yürümüyor, lokantalarda ve kafelerde yer bulunmuyor. Türkiye'de kriz falan yok" diyorlar.
Üstelik "Peki sen oralara gidebiliyor musun?" diye sorarsan, yanıt vermeyi bırak, kızarıp bozarıyorlar da dediklerinden yine de geri adım atmıyorlar.
Olsun oralara gidemiyor ama yine de ısrarla, gırtlağını patlatırcasına 'kriz yok' demeye de devam ediyorlar.
Bunca yıldır ekonomi okuyorum ama bu kafayı bir türlü bulamadım...
BELEDİYE İKTİDARDA OLMAZSA HİZMET GELMEZ Mİ?
Son dönemlerde belki de bu yerel seçimlerin de etkisiyle ortalıkta "belediye iktidar partisinde olmazsa, oraya hizmet gitmez" lafı dolanıp duruyor.
Bırakın demokratik açıdan yarattığı arızayı, siyaseten böylesine bir yanıltma daha görülmüş değil.
Bakın İstanbul'a. İstanbul 25 yıl iktidarın elindeydi. Sonra muhalefete geçti. Devlet bankalarından 1 TL kredi vermemelerine rağmen, dış kredisi hazır projeler, ilgili bakanlıklarca onaylanmamasına rağmen 5 yıldır gördüğü hizmetleri görmediniz mi..
Peki ya Ankara… 23 yıl sonra muhalefete geçen Ankara Büyükşehir'de, 5 yıldır Mansur Yavaş her hizmetiyle adından söz ettiriyor mu?
Adana'ya bakın, orası da öyle. Mersin, Antalya hele Eskişehir'e bir bakın. Bataklık bir şehirden adeta bir dünya kenti yaratmadı mı Yılmaz Büyükerşen...
Bu belediyeler iktidarın mıydı?
Aydın, Muğla, Edirne, Tekirdağ… Buralarda da belediye başkanları iktidara rağmen hem de pandemi ve deprem felaketiyle sarsılan ülkemizde vatandaşa hizmet etmedi mi?
O yüzden hizmet alabilmek için belediye de iktidar partisinden olmalı safsatalarına hiç kulak asmayın. Siz bildiğinizi okuyun. Gidin sandığa, inandığınız partiye basın mührünüzü!