Enflasyonda 22 yılın rekorunu kırdık.
Evet, TÜİK'in dün açıkladığı aralık 2023 Tüketici Fiyat Endeksi'nin rakamları bu sonucu verdi.
Yıllık yüzde 64,77 ile 2001’den bu yana en yüksek enflasyon oranı bu rakam. Aylık enflasyon ise yüzde 2,93.
Açıklanan verilere göre mutfağımızdaki enflasyon ise yıllık enflasyondan daha da fazla. TÜİK, gıda enflasyonunu yıllık yüzde 72,01, aylık olarak da yüzde 4,81 olarak duyurdu.
Aralıkta fiyatı en çok artan 10 üründen 8’inde sebzede yüzde 27,38, kuzu etinde yüzde 14,38, yumurtada 10,93, katı ve sıvı yağlarda yüzde 6,44, şekerleme ve çikolatada yüzde 6,35, konservede yüzde 5,65, unda yüzde 4,83, çayda ise yüzde 3,91 oranında artış oldu.
Enflasyon farkının açıklanmasıyla memur ve memur emeklileriyle, SSK ve Bağkur emeklilerine yapılacak zamlar da belli oldu.
Eğer farklı bir ek zam daha verilmezse mevcut koşullarda bu TÜİK verileriyle, memur ve emekli maaşlarında yüzde 49,25, SSK ve Bağkur emekli maaşlarında ise 37,57 oranında artış yapılacak.
Yani SSK emeklilerinde 7 bin 500 TL olan en düşük emekli aylığı yüzde 37,57 oranındaki enflasyon farkıyla ve eğer ayrıca bir zam daha verilmezse 10 bin 317 TL olacak.
Özellikle de emeklilerin büyük bir hayal kırıklığı içerisinde olduğu tahmin edebiliyorum. Yeni yılla birlikte köprülere yüzde 76, vergilere yüzde 58, harçlara yüzde 58, asgari ücrete yüzde 49 zam yapan iktidar öyle görünüyor ki emekliye yüzde 38'i bile bulmayan bir artışı reva görecek.
Durum böyleyken bu enflasyon rakamlarında TÜİK'in açıkladığı verilerin doğruluğu konusunda herkes ciddi bir şüphe içerisinde. Örneğin; yıllık enflasyonu yüzde 64,77 olarak açıklıyorlar ama köprü ve otoyol ücretlerine yüzde 76 zam yapıyorlar. Bunda bir gariplik yok mu?
Türkiye'nin önemli iktisatçılarından Mahfi Eğilmez de bu soruna işaret ediyor. Eğilmez açıklanan yıllık enflasyona bakınca, ekonomide yapısal reformların ilk adımının TÜİK'in kamu kesiminden tümüyle bağımsız hale getirilmesi olduğunu belirtiyor. Nedeni de gayet açık: Gerçek verilerin açıklanmadığı bir yerde ekonomi politikası da yalan üzerine kurulu olacak veve hiçbir işe yaramayacaktır.
Elbette işe yaramaz. Örneğin enflasyonun TÜİK'in değil de ENAG'ın açıkladığı gibi yüzde 127 seviyesinde olduğunu düşünelim. Ama hayalimizde yarattığımız yüzde 65'lik bir enflasyona göre faiz artırdığımızı varsayalım.
Bu durum, gerçekte 400 kilometre olan mesafeyi 200 kilometre varsayıp ona göre benzin almak gibidir. Aldığımız benzin bizi hedefe götürür mü? Tabi ki götürmez, yarı yolda kalırız.
‘Ekonomide durum bu seviyeye ulaşır mı?’ bilemem ama emeklilerin, memurların ve sabit gelirlilerin, iktidarın yılda sadece bir kez zam yapılacağına ilişkin söylemlerini hatırladığımızda, TÜİK'in bu verilerine göre yapılacak ücret artışlarıyla değil yolun yarısını, ilk üç ayını bile zor çıkaracaklarını şimdiden öngörebilirsiniz.
Üç ay sonra yani yerel seçimlerden sonra ne olacak? Onu da ne siz sorun ne ben söyleyeyim!