Bir adam hem de aynı zamanda parti genel başkanı da olsa eğer cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselmişse hem O konuşmasına dikkat etmeli hem de çevresi O’nun yanlışlarına karşı çıkmalıdır. Ama ne yazık ki bu kural ülkemizde yürürlükte değil, tam tersi yürürlükte, çevresi inanmasa bile o sözleri bülbül gibi tekrarlıyor.
Sayın partili Cumhurbaşkanına şunu çok net olarak söylemeliyiz ki “Türk’ten başka İslamiyet’i yayan ve savunan bir başka millet yoktur.”
Türk’ün kılıcı İspanya’ya gitmemiş, gidememiş orada da İslamiyet kalmamıştır.
Yazının ilk bölümünde de anlattım, eğer Yıldırım Timur’a direnmese, Timur’u boş yere bir iki yıl Batıda oyalamasa idi Timur Müslüman olarak Çin’i zapt etseydi İslam Âleminin bugünkü durumu ne olurdu?
Bir de şeriat hukuku dediğimiz nedir, ne değildir; bunu da araştırmamız gerekmez mi?
İlk halife nasıl seçildi, kaç oy aldı? Hazreti Osman nasıl öldürüldü? Hz. Ali namazda din uğruna mı yoksa Haşim Oğulları ile Muaviye Oğulları arasındaki hâkimiyet uğruna mı öldürüldü?
Müslümanların bu soruları sorması ve yanıtlarını da dürüstçe vermesinin zamanı çoktan gelmiştir, hatta geçmektedir bile.
Devlet adamlarının hele de cumhurbaşkanlığı makamına çıkmış bir kimsenin bunları bilmemesi hem imkânsız hem de yakışıksız.
Bir an önce ya susmalı ya da doğrusunu öğrenip doğruları söylemesi lazım.