Siyasete Adalet Partisi Gençlik Kolları üyesi olarak girdim.
Milliyetçi Hareket Partisi İl Sekreteri olarak veda ettim. Bu arada Samsun Genç Ülkücüler Teşkilatı kurucu başkanlığı, Kızılay Samsun Şube Başkanlığı, Türk Hava Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği gibi çeşitli toplum kurumlarında yönetim kuruluğu üyeliğinde bulundum.
Siz siyasete veda ettim dememe pek kulak asmayın lütfen!
Yeniden 17 yaşıma girsem, yeniden ‘Orkun Mecbuası’nı okusam rahmetli Alparslan Türkeş’i ‘ben yaparım’ derken karşımda bulsam, yine karşısında hazır ola geçer ‘Emrinizdeyim başbuğum’ derdim.
Heyhat!
O günler bir daha gelmemek üzere gitti, bize de anıları kaldı.
Biz mi değiştik yoksa dava mı değişti sorusuna verilecek cevap çok net: Ne biz değiştik ne dava değişti. Sadece davayı temsil edenler değişti.
Birer birer kaybediyoruz davanın okuryazarlarını; Hüseyin Nihal Atsız, Necdet Sancar, Orhan Tüğrkdoğan, Emine Işınsu, Dilaver Cebeci gibi romancılarını ve şairlerini…
Ve kayıplar her geçen gün bir daha çoğalıyor.
Çünkü yeniler hem okumuyor hem okumayı bilmiyorlar ya da siyasetin küçük makam sevdasına kapılmış gidiyorlar.
Kurt Karacan’ın ‘Milliyetçi Türkiye’ kitabını yayınlandığında nasıl çılgın bir sevinç uyandırmıştı bizim çevrede. Ben en az 10 kitap hediye etmiştim gençlere okusunlar diye…
Aynı sevinci aynı yıkılışı sol çevrelerin de yaşadığına eminim.
Ne kadar kitaplar yazıldı ne insanlar vuruldu. Hele de 12 Eylül’den sonra; bir onlardan bir bunlardan diye gençler ardı ardına ipe çekildiler.
Ne bu anılar biter ne de bu acılar.
Zaman zaman olsa da anlatırız inşallah.