François Georgeon diye bir yabancı tarihçi var. Önceki gün Halk TV’de Kürşad Oğuz’un programında konuktu.
Oldukça tarafsız ve etraflı bilgiler verdi hem Kuva-yı Milliye hakkında hem de Genç Osmanlılar hakkında
Kuva-yı Milliye’ciler ve de Genç Osmanlıların vatan sevdası tartışılmaz. Onlar ömürlerini cephelerde geçirdiler. Gazi Osman Paşa’dan Hasan Tahsin’e,
Enver Paşa’dan, Talat Paşa’ya. Cemal Paşa’dan Bahattin Şakir’e kadar hemen önde gelenlerinin hepsi gurbet illerde ve Ermeni kurşunlarıyla can verdiler. Kimimin mezarı çok sonraları yurdu getirildi ve kiminin mezarları bile yok.
15 Mayıs’ta Yunan’a İzmir’de ilk kurşunu sıkan gazeteci Hasan Tahsin değil, İşkodra kahramanı Hasan Tahsin Paşa’dır.
Kalanlar, toprağa düşmeyenler, şehadeti tatmayanlar da Milli Mücadeleyi verdiler, yeni bir devlet kurdular. Hem de çağın en ileri devletini.
Ama ne yazık ki o devlet özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra hızla kuruluş esaslarında uzaklaştı.
Eski emniyetçi ve Dış İşleri Bakanı İhsan Sabri Çaylayanğil “anılarında” anlatır:
Cumhuriyet’in 10’uncu yıl üç gün süren törenlerle kutlanır. Üçüncü gün Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa halkın arasına katılmak ister.
Sorar “halk nerede?” diye?
Halkın “Ziraat Bankası”nda olduğunu söylerler.
Gider, halkın arasına karışır. Orada gençlerde birisi “Paşam, sen bize her şey bıraktın ama bir ideoloji bırakmadın” der. Atatürk gence bakar ve “seninle bunu sonra konuşalım” der.
Toplantı sonrası özel odaya alır ve sorar: “Biz kaç milyonuz” diye. “15 milyonuz” der genç.
“Hayır” der Reisicumhur Mustafa Kemal “o bugünkü nüfusumuz. Biz yarın 50 milyon, 100 milyon olacağız. Benim Türk Tarih Kurumunu, Türk Dil Kurumunu niye kurduğumu sanıyorsun.”
Ne yazık ki o soru bir daha hiç sorulmadı ve o kurumlar bir daha hiç kurulmadı.