Yeni bir ortama ve yeni okuyuculara MERHABA.
Ortam bana pek de yabancı değil, hemen hepsi tanıdığım, bildiğim, sevdiğim, saygı duyduğum insanlar. Onlarla birlikte olmak güzel. Umarım ben o güzelliğe yakışır katkı sağlarım. Çabalayacağım. İnşallah başarırım.
Sorun okuyuculara layık olabilmekte.
Gazetenin genel çizgisini biliyorum; o nedenle okuyucularla da ciddi bir sorun yaşayacağımı sanmıyorum.
Değerlerimiz, endişelerimiz ve umutlarımız, hayallerimiz de ortak; özgür bir basın, özgür bir Türkiye…
Hukukun bütün kavramlarıyla yer bulduğu, adalet terazisinin güçlü ya güçsüz ayrımı gözetmeden herkesi aynı hassasiyetle tarttığı bir Türkiye…
Bilimin bu topraklarda boy attığı, üniversitelerimizin uluslararası değerlendirmelerde ilk yüzlerde, ilk ellilerde yer aldığı çağdaş bir Türkiye…
Kısacası T.C. Anayasası’nın “değiştirilemez, değiştirilmesi bile teklif edilemez” ilk dört maddesinde belirlenen “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti…”
“Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün bir Türkiye…”
Bu, her Türk’ün, Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi “Ne Mutlu Türk’üm Diyen” diyebilen herkesin ortak düşüncesi, ortak hedefi.
Ben bu güne kadar bu hedefin peşinde koştum. Bugünden sonra da bu hedefin peşinde koşacağım gücüm yettiğince, dermanım elverdiğince.
Bu kenti yazacağım, yazmaya çalışacağım bilgimin erdiği, kalemimin yettiğince. Sadece doğruyu, bildiğim ve inandığım doğruyu yazacağım. Yazmaya çalışacağım. Ama aynı zamanda ülkemin sorunlarını da yazacağım. Aynı inançla, aynı tavırla.
Bu kent bizim. Bu ülke de bizim. Ne bu kentten, ne bu vatandan vazgeçebiliriz ne de bu kentin, bu vatanın ve her ikisinin de gerçek sahibi Türk Milleti’nin derdine sırtımızı dönebiliriz.
Bu kent benim yazı hayatımda ilklerin kentidir. Bu kentte yayınlandı şiirlerim ilk kez. 1963’ün Haziran’ında çalmıştım rahmetli Ziya Zeren amcanın Vilayet Konağı’nın karşısındaki yazıhanesinin kapısını. Girdiğim kapı aynı zamanda Demokrasi’nin Müdafii Gazetesi’nin kapısıydı.
Yine bu kentte attım “profesyonel gazeteciliğe” ilk adımımı 1 Ocak 1969’da Türk Haberler Ajansı muhabiri olarak. Ne tesadüf o büro da birkaç bina ileride ve yine o eski, o tarihi Vilayet Konağı’nın karşısındaydı.
Bana kucak açan, yeni bir imkân sunan başta Hayati Kaynar ve Nusret Sağlam olmak üzere tüm Gazete Gerçek ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.
Umarım onların bu davetine ama onlardan önce de siz değerli okuyuculara layık olmayı başarırım.