Onlar cephede bile okurlardı. Ömrü cephelerde geçen Mustafa Kemal Atatürk’ün 3.997 kitap okuduğunu söylemek bu konuda fikir vermeye yeter de artar bile.
Enver Paşa Kazancık İstasyonundan Ekim 1921’de eşi Naciye Hanım Sultan’a gönderdiği mektubunda “ben yolda Kraliçe Margo isminde Alexandra Dumas’ın bir kitabına başladım” der.
Mustafa İsmet(İnönü) “beni düşmanım bile cephede tıraşsız görmedi” derken hiç te palavra atmıyor, gerçeği söylüyordu.
Türk Sineması’nın usta yönetmeni merhum Metin Erksan’ın yazılmış ama çekilmemiş çok senaryosu vardır.
Bunlardan birisi Anadolu askerinin Mekke savunmasını yahut ta Arap’ın Türk’e ihanetini anlatır.
Çölde sabah güneşi doğmak üzeredir. Medine surlarının üzerinde iki Anadolu evladı karşılıklı gidip gelmekte.
Kum tepelerinin ardında bir Arap uyumakta. Sabah ezanı okunur. Arap uyanır, “Allahuekber” diyerek tetiğe basar ve iki Anadolu aslanı “Allahuekber” nidasıyla toprağa düşer.
Metin Erksan Hoca’nın bir diğer çekilmemiş senaryosu da yine Filistin’de geçer.
Albay Mustafa İsmet(İnönü) kurmay başkanından tekmil almaktadır. Ordu biraz sonra hücuma geçecektir. Albay Mustafa İsmet bir taraftan kurmay başkanının hücumla ilgili anlattıklarını dinlemekte öbür taraftan da tıraş olmaktadır. Ve portatif bir gramofonda bir asker Beethoven’in 9’uncu senfonisini çalmaktadır.
Onlar eşlerine karşı da son derece sevecen, son derece saygılı, son derece bağlıdırlar. Onlara “iki gözüm, canım, ciğerim, elmasım, ruhum” diye hitap ederler.
Talat Paşa bakanlığı sırasında harcırahlarından artanı iade eder. Görevli memur bunun usulden olduğunu anlatmaya çalışınca “ben hakkım olmayan parayı almam” cevabı ile karşılaşır.
Sadrazam olduğunda da kendisine tahsis edilen Nişantaşı’ndaki muhteşem konağa taşınmamış, Yerebatan Caddesindeki eski evinde sürdürmüştür. oturmayı
Eşi Hayriye Hanıma sık sık “beni bir gün sokakta vuracaklar. Alnımdan kan akarak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ziyanı yok, varsın vursunlar. Vatan benim ölümümle bir şey kaybedecek değildir. Bir Talat gider, bin Talat yetişir” diyordu.
İttihat Terakki aynı zamanda sanayinin teşviki için kanunlar çıkarıyor, beş dönüme kadar arazi parasız veriliyor, demiryollarını yabancıların elinden kurtarmak ve Türk demiryolcuları yetiştirmek için İzmir’de bir okul açılıyor. (DEVAM EDECEK)