Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre Ocak 2002’de 4a en düşük emekli maaşı 216,4 lira idi.
Bu dönemde net aylık asgari ücret ise 163,6 liraydı. Buna göre 4a en düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 32 fazlaydı.
Ocak 2003’te ise 4a en düşük emekli maaşı 332 TL iken asgari ücret 226 TL idi. Buna göre 20 sene önce 4a en düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 47 fazlaydı.
Ocak 2023’te ise aylık net asgari ücret 8 bin 507 lira oldu. En düşük emekli maaşı ise 5 bin 500 lira açıklandı. Bu durumda ülkedeki en düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 35 daha az oldu.
Kayıp bununla da sınırlı değildi. TÜİK'in yüzde 6.65'lik enflasyon hesabıyla, 8500 TL'lik asgari ücretin satın alma gücü Şubat başı itibariyle 7 bin 972 TL'ye geriledi.
En düşük emekli aylığı mı? O da 2 ayda pul oldu.
Durum böyleyken önceki gece en düşük emekli maaşında sürpriz bir gelişme yaşandı ve 7 bin 500 TL'ye çıkarıldığı açıklandı.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinin hayata geçmesiyle Türkiye’de 2 milyondan fazla kişi emeklilik hakkına kavuştu. Toplam emekli sayısı da 15 milyonu geçti.
Diğer taraftan emeklilerin talep ettikleri rakam, en düşük emekli maaşının en az asgari ücret seviyesine yani 8 bin 500 TL'ye çıkarılmasıydı. O da olmadı.
Fakat şimdi asıl adaletsizlik, emeklilere ne kadar senedir emekli oldukları ve ne kadar prim yatırdıkları önemsenmeden, sürekli olarak emekli maaşı alt sınırı getirilmesinde yatıyor.
En düşük emekli maaşına her artış yapıldığında, emeklilerin daha büyük bir kesimi otomatik olarak bu kitleye giriyor ve herkes lafta adil, gerçekte adaletsiz şekilde eşitleniyorlar.
İnsanların rahatça yaşayacakları ölçüde onlara maaş sunamamak ve sürekli minimum potasına katmak demek sistematik olarak kitleleri 'fakirleştirmek' demektir.
Para basılır, kota arttırılır ve tabandaki kitle giderek genişler, genişler, genişler.
Hayat şartları zorlaştıkça da geliriyle geçinemeyen insanlar borçlanır, ardından ellerinde olanları da feda etmeye başlarlar. Ve günün sonunda elde hiçbir şey kalmamış ve çok daha beter şekilde borçlanmış halde kendilerini bulurlar.
İktidar sistematik olarak enflasyon ve hayat pahalılığı ve lafta şaşalı gerçekte önemsiz para basma ve zam yapma faaliyetleriyle alt ve orta tabakadan, üst tabakaya doğru çok geniş bir servet aktarımı yapar.
Nihayetinde de sürekli karnının açlığıyla derde kalan, borçlar yüzünden kıpırdayacak dermanı kalmayan kitleler kaderlerine razı olup günden güne tükenir giderler.
İşte 21 yıldır her geçen gün bunu yaşıyoruz ve şartlar sürekli olarak daha da ağırlaşıyor.
Değişim olmadığı taktirde, daha da beterinin olması olasılığı çok yüksek. Bunun için de önleri ardına kadar açılacak...
Emeklilere müjde mi demiştiniz. Hadi canım sizde...