ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelmeden önce bir seçim vaadi olarak, 'Global Demokrasi Zirvesi' düzenleyeceklerinin sözünü vermişti.
Seçimleri kazanmasının ardından da bu sözünü tuttu. İlk Demokrasi Zirvesi'ni geçen yıl 9-10 Aralık tarihlerinde, 100'ün üzerinde ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiler.
Geçen yılki zirveye, Türkiye davet edilmedi.
Aynı zirve bu yıl da 29-30 Mart tarihlerinde düzenlenecek.
Ve Türkiye de davet edilmedi.
Geçen yıl davet edilmedikleri halde bu yıl Bosna Hersek, Lihtenştayn, Fildişi Sahili, Gambiya, Moritanya, Mozambik, Tanzanya ve Honduras gibi ülkeler bu kez davet edildiler.
Ama Türkiye yine yok!
Türkiye ile birlikte zirveye davet edilmeyen diğer ülkeler hangileri dersiniz; Çin, İran, Macaristan, Tunus ve Afganistan.
Her ne kadar beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Türkiye’nin zirveye neden davet edilmediğinin sorulması üzerine “Davet edilmemek, ülkelerin demokrasiye yaklaşımlarının onaylanmadığı anlamına gelmez” dese de birçok uzman Psaki ile aynı görüşte değil.
Uzmanlar, “Zirveye davet edilmemiş olmak, ya demokrasi konusunda rüştünüzü ispat edememişsiniz ya da ABD’nin ulusal çıkarları için yeterince önemli değilsiniz anlamına geliyor” görüşünü dile getiriyorlar.
Ben bu 'davet edilmeme' meselesinin hiç de öyle 'demokrasi'yle ya da 'çıkarlarla' ilgili olduğunu düşünmüyorum.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden, Biden’ın göreve gelmesinden sonra iki kez yüz yüze görüştüler.
İki lider ilk kez 14 Haziran’da Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir araya gelmişti. Liderlerin bir sonraki görüşmesi ise İtalya’daki G20 Liderler Zirvesi kapsamında bulundukları İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleşmişti.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler, Obama döneminden bu yana hiç de iyi değil.
Trump döneminde bile yeterince düzelmiş değildi ama Biden'ın göreve gelmesinden sonra da daha da kötüleşti.
ABD’nin Suriye’de YPG’ye verdiği destek, Halkbank davası, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri, Fethullah Gülen’in iadesi gibi birçok konudaki anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler daha da içinden çıkılmaz bir hal almış durumda.
O yüzden Türkiye'nin davet edilmemesini 'demokratik kaygılardan' çok, Biden'in Türkiye'nin yönetimine duyduğu kişisel hırstan başka bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Türkiye sözde demokrasi sorunlu olduğu için davet edilmediyse, ABD önce, kendisine bakmalıdır. Çünkü eski ABD Başkanı Donald Trump dönemiyle birlikte ülkedeki demokrasi anlayışında bir gerileme yaşanıyor.
Biden yönetiminin göreve gelmesinden sonra 6 Ocak’ta yaşanan Kongre baskını, Cumhuriyetçiler’in başkanlık seçimlerinde oy verme hakkını engelleyecek adımlar atması ve özellikle posta yoluyla oy kullanan kişilerin oy verme hakkının yasaklanması gibi gelişmeler, demokratik gerilemeye örnek gösterilebilir.
Diğer taraftan dünyaya demokrasi dersi verecek en son ülke de yine ABD'dir. En son Irak, Suriye, Mısır ve Libya'da olanları ve acı sonuçlarını halen hep birlikte yaşıyoruz.
ABD, hangi ideolojik-siyasi çizgide olmasına bakmaksızın, kendi çıkarları ile bağdaşmayan ülke ve hükümetlere, emperyalist emirlere boyun eğdirmek için farklı kıtalarda darbe vurmayı bıraksın da, kendi demokrasisine baksın önce.
O yüzden; “Demokrasinin geleceği” denildiğinde çözüm için en son akla gelecek ülke, ABD'dir.
ABD, demokrasi zirvesi düzenlemiş de Türkiye'yi davet etmemiş.
Zirve değil 'Demokrasi Zırvası'dır o!